26 Ocak 2010 Salı

Kupaya veda maçı: Eskişehirspor - Tokatspor

İlk yarı kadro derinliğimizin olmayışının, talihsizce yenen gollerin acısını çekerek uzakta kaldığımız Türkiye Kupası'nda son maçımıza çıkıyoruz. Açıklanan 18 kişilik kadroya baktığımız zaman:


Kaleci:
Atilla, Kayacan
Defans: Sezgin, Vucko, Nadarevic, Volkan, Murat
Orta saha: Veysel, Ragıp, Alper, Fahri, Sezer, Caner, Mikail, Erkan, Sefa
Forvet: Jaycee, Adem

olduğunu görüyoruz. Bu maç aslında paradan ziyade genç ve yeni katılan oyuncularımızı kazanma açısından önemli bir maç. Çünkü baktığımızda henüz 4 gün önce profesyonel yapılan ve altyapımızın en yetenekli isimlerinden olduğunu söylediğim Mikail kendine ilk 18'de yer buldu. Bunun yanında, daha önce ilk 18'e alınmasına rağmen hiç profesyonel maç oynamamış Sefa da bu maçın ilk 18'inde yer alıyor. Nasıl ki Alper'i kazandıysak; bu iki yetenekli ismi de kazanabiliriz. Bu maçlar bu genç oyuncularımızı kazanmak için en güzel fırsatlardan biridir bence.

Mikail'den önceki yazımda da bahsetmiştim fakat biraz da Sefa'dan bahsetmek istiyorum. Sefa Cengiz 90 doğumlu. Eskişehir'li bir oyuncumuz. Ve gözümüzün önünde dururken Beşiktaş'a kaptırdığımız Onur Bayramoğlu'nun da arkadaşı. Aynı okul takımında mücadele ederken Onur orta sahanın ileri kısmında, Sefa'ysa geri kısmında mücadele ediyordu. Ve bence yetenek anlamında en az Onur kadar başarılı bir isim. Onur'un en büyük avantajı bir profesyonel takımda oynamak oldu. Bozüyük'te oynadıktan sonra kendini gösterdi. Sefa da oynayabilirse kendini gösterip tıpkı Alper gibi taraftarın gözüne girecektir diye düşünüyorum. A2'mizde defalarca kez forma giyen Sefa tam bir duran top ustası. Frikikten özellikle Beşiktaş'ın A2 takımına geçen sene attığı gol hala aklımda. Bu golü de içeren, Sefa'nın bir videosu var onu da paylaşayım:

http://www.facebook.com/video/video.php?v=219416614610&ref=mf

Alper'in 5 gün içerisinde 160 dakika oynadığını düşünürsek bence onu sahaya sürmek çok da mantıklı değil. Onun yerine Manisa maçında son 20 dakikada kendini gösteren ve oldukça iyi bir performans sergileyen Veysel düşünülmelidir. Yanında görev verilirse Sefa'nın da oynayabileceğini düşünüyorum. Ve hatta Mikail de ilk 11'de başlayabilir ama ben Rıza Hoca'nın gençleri ilk yarı oynatmayacağına inanıyorum. Onun yerine yeni transferlerimizi görmek amacıyla oynatacaktır. Hücum hattında zaten seçeneğimiz kısıtlı. Ümit Karan ve Mehmet Yılmaz riske edilmemiş. Bu da Jaycee'ye forma şansı demektir. Jaycee'nin de maç eksiği olmadan gelmesi ve lisansının dün yetiştirilmesi oynayabileceği anlamına geliyor. Bunun yanında Sezer Öztürk ve Caner Celep'in de forma giyebileceğini düşünüyorum.

Yeneriz, yeniliriz çok da önemli değil açıkçası. Önemli olan bence genç oyuncularımızı kazanabilmek. Alacağımız 100 bin euro, bir oyuncumuzu kazanmak kadar değerli olmaz bizim için. Ligde Trabzonspor maçını kaybettiğimizde o kadar da üzülmemiştim. Çünkü o maçta 2 ismi kazandık: Alper ve Adem Sarı. Bence bu çok daha güzel oldu. Bu maçta da yeni transferlerimizi ve geleceğimiz olan gençlerimizi bağrımıza basalım. Sakatlıksız, güzel bir maç olması dileğiyle.

24 Ocak 2010 Pazar

Eskişehirspor: 1 Manisaspor: 0

Turkcell Süper Lig'in 2. devresine 3 puanla başlamak çok güzel oldu. Manisaspor gibi özellikle savunma anlamında iyi bir ekibi yenmek büyük bir başarı bana göre. Zaten kupada da oldukça başarılı olan Ege ekibi, oynadığı son 4 kupa maçında 2 beraberlik ve 2 galibiyet alarak moralli gelmişti. Bunun yanında yaptıkları Şener Aşkaroğlu, Gabriel, Ersen Martin gibi transferleri de takıma adapte olmuştu.

Bizdeyse eksikler çok fazlaydı. Sakatlıktan yeni çıkmış Mehmet Yılmaz, Erkan Zengin, Çarşamba günü 90 dakika maç oynamış Alper belki de eksiklerimizden dolayı ilk 11'de forma giydiler.

Savunma anlamında iyi işler yapıyoruz. Nadarevic ve Sezgin ikilisi takıma bomba gibi döndü bence ve çok iyi bir ikili yakaladık. Bunu daha önceki maçlarda da söylemiştim. Isaac gibi hızlı oyuncuları olması Vucko'yla oynarsak işimizi zorlaştırabilirdi. Erkan Zengin takıma yavaş yavaş ayak uyduruyor bence. Sonuçta artık kafasında Trabzon'da oynama hayalleri kuran, Fenerbahçe'ye gol atınca sevinemeyen Burak Yılmaz'dan daha fazla katkı sağlayacağı kesin.

Koray her zamanki gibi, müthiş dribblingleri ve bindirmeleriyle takımın ve taraftarın vazgeçilmezi olduğunu gösteriyor. Tek eksiği o güzel çalımlardan ve depardan sonra yapacağı orta, pas ve çekeceği şut tercihleri. Onları da oturttuğu zaman milli takıma bile göz kırpacağına inanıyorum ben Koray'ın.

Alper Çarşamba 90 dakika oynadıktan sonra bu ağır koşullarda mücadele etti. Çalımları, uzaktan şut çekmesi kendine güveninin arttığının göstergesi. Bu yolda devam ederse, A milli takım forması çok da uzak değil ona da. Veysel de son 15 dakikada girip oldukça iyi pres yapmış. Gerçekten çok güzel gelişmeler bunlar. Çünkü yedek kulübeniz ne kadar genişse o kadar rahatlatır sizi. Rıza Hoca tam saha presini seven bir teknik adam. Bu da ilk 11'deki oyuncularınızın dakika 60-70'ten sonra oyundan düşmesi demek. Eğer yükseği hedefleyen bir takımsanız da oyunun kaderini değiştirebilecek, presle koşabilecek iyi oyunculara sahip olmanız ve onları sahaya sürmeniz gerekir. Kupadaki Fenerbahçe ve ligdeki Beşiktaş mağlubiyetlerimizden çıkan en güzel sonuç bu zaten: kulübe yetersizliği. Ama şimdi yeterli derinliğin oluştuğuna inanıyorum. Bu da hırsı, mücadeleyi arttıracaktır.

O soğukta tribünde takımımızı yalnız bırakmayan tüm taraftarlarımızı, bizlere bu soğuklarda o sıcacık galibiyeti getiren takımımızı, teknik kadromuzu kutluyorum. Maç fazlasıyla 6.lığa oturduk. Bu başlangıcımız olsun, daha güzel günler bizi bekliyor: Eseses kikiki eski eski es!

21 Ocak 2010 Perşembe

Manisa Maçı Öncesi...

Ligin ikinci devresinde evimizde oynayacağımız Manisa maçı öncesinde eksiklerimiz fazla. Eksiklerimizin bu derece fazla olması aslında biraz transferleri geç yapmamızla da alakalı.

Oynamayacak oyunculara bakarsak: Bülent Ertuğrul, Doğa, Sezer Öztürk, Burak Yılmaz, El Saka

Kondüsyon eksikliği çeken ve takıma henüz katılan Caner ve Fahri'nin de bu maçta oynaması oldukça zor görünüyor. Jaycee ise ikinci yarı duruma göre oyuna dahil olabilir bence.

Rıza Hoca yaptığı açıklamada: "Yeni alınan oyuncularımızı bir program dahilinde en kısa sürede hazır hale getireceğiz. Oyuncuların hepsi kaliteli. Eskişehirspor'a faydalı olacak oyuncular. Şu anda hepsinden faydalanmamız mümkün gözükmüyor, sadece Burak'ın sakatlığı nedeniyle Erkan Zengin'den yararlanacağız. Transfer yaptık, ancak geç yaptık. En kötüsü bu bence. Bu transferleri sezon biter bitmez yapsaydık şu anda Türkiye Kupası'nda yolumuza devam ediyor olacaktık. İki kupa maçına da büyük eksikle gittik.'' demiş.

Yeni sakatlıktan çıkan Mehmet Yılmaz, henüz form bulamayan Erkan Zengin, ve dün 90 dakika milli takımda mücadele eden Alper Potuk'un ilk 11'de oynayıp oynayamayacağı belli değil. Bence ideal 11'imiz;

------------- Ivesa ------------------

Sezgin-- Vucko -- Nadarevic -- Volkan

Koray -- Alper -- Ragıp -- B.Kocabey

----- Ümit ----- Mehmet Yılmaz -----

Manisaspor'a bakacak olursak devre arası onlar da güzel transferler yaptılar. Türkiye Kupası'nda çok iyi işler çıkartan Ege ekibi izlediğim kadarıyla defansa yeni bir yabancı transferi yaptı. Gabriel adında bir Brezilya'lıyı defanslarına takviye ettiler. Kalabane de müthiş bir formla oynuyor. Savunmada başarılı bir ekip. Bunun yanında da ligde attığı 16 golle de Denizli'den sonra en az gol atan 2. takım ünvanına sahip.
Orta sahalarında en dikkat etmemiz gereken isim: Simpson. Teknik kapasitesiyle takımın beyni diyebiliriz onun için. Onu kitlemeyi başarırsak oyun anlayışlarını bozabiliriz. Bunun yanında forvetlerinde Ersen Martin'in olması beni ideal ilk 11'de Vucko'nun kesin olması gerektiği düşüncesine itti. Yüksek toplarda onu çok rahat tutabilecek bir isim Vucko. Ama korkum onun yanında oynayacak Isaac. Nijeryalı oyuncu gerçekten çok süratli. Bu yüzden eğer sağ bekte oynarsa özellikle Sezgin'in Nadarevic'e yardımcı olarak Isaac'in dribblinglerini kesmesi gerekiyor.

Bizde ise gerçekten eksikler can sıkıyor. Şu takımda Jaycee, Sezer, Caner, Fahri gibi isimlerin takıma alıştığını, Mehmet Yılmaz'ın, Doğa'nın, Ümit'in sakatlıktan tamamen kurtulup form tuttuğunu düşünüyorum da; gerçekten çok iyi bir takıma sahip olacağız o zaman. Şu an tek aksayan bölgemiz sağ açık gibi gözüküyor. Orada da Altay maçında harikalar yaratan Koray'ı düşünebiliriz. Bunun yanında yine forma girmeye başlayan Bülent Kocabey de ilk 11'de sahaya çıkmalıdır. Aslında Caner'in gelmesine en çok Bülent için sevindim. Çünkü daha önce alternatifsiz olduğundan belki de form düşüklüğü yaşıyordu. Şimdi forma için yarış kızışacaktır. Forvette yine sıkıntılıyız. Ümit Karan bir türlü golle buluşamıyor. Ve ilk geldiğinde daha oyuna konsantreydi, atamasa bile attırıyordu. Sakatlıktan sonra topu ezmeye başladı. Biraz daha kendini vermeli oyuna.

Maç günü yoğun kar yağışı bekleniyormuş. Bunu da gözardı etmemek gerekiyor. Bozuk zeminde fiziksel güç de çok önemli hale gelecek. Umarım sakatlıksız, büyük taraftarın önünde temiz ve güzel 3 puanla başlarız ikinci devreye. Allah utandırmasın.

19 Ocak 2010 Salı

Fahri Tatan da Eskişehir'de!

Uzun zamandır adı anılan ve boşta olmasına rağmen hiçbir kulüple anlaşmayan Fahri Tatan, bugün 1,5 senelik imzayla birlikte takıma katıldı.

Bu transfer çoğu insanın aklında soru işaretleri bıraksa da bence en kârlı transferlerimizden biri oldu. Oynadığı bölgedeki sakatlıkları, kart cezalarını düşünecek olursak geçtiğimiz dönem ne kadar sıkıntı yaşadığımızı biliyoruz. Hatta Pazar günü oynayacağımız Manisaspor maçında bile Bülent Ertuğrul ve Doğa'nın sakatlıklarından ötürü oynayamayacaklarını da biliyoruz.

Şimdi bakalım, Süper Lig'de 155 karşılaşma oynamış bir oyuncu ve yaşı da henüz 27. Bu oyuncuya bonservis bedeli, imzalama bedeli ya da aylık bir para vermiyorsunuz. Sadece ne kadar oynarsa o parayı alacak. Yani bir anlamda diyor ki: "Bana eğer katkıda bulunursam para ödeyin." Her ne kadar Türkiye Kupası'na veda etsek de, kadro genişliğine ihtiyacımız var. Yarı sezonda hep bundan yakınmıyor muyduk? Kapımızın önüne bizde oynamak için can atan ve oynadığı kadar para almayı isteyen; geçmişinde 87 kez Milli Takım'da oynayan bir oyuncu var. (tff.org)

Fahri'nin kendini göstermesi için son şanslarından biri. Ve bu şansı kullanabilmesi için en iyi ortamlardan birine, seyircisiyle, camiasıyla bir Anadolu Devi olan Eskişehirspor'umuza geldi. Umarım hem kendi eski günlerine döner, hem de bizi o eski günlerimize çevirmeye katkı sağlar. Hoşgeldin Fahri!

16 Ocak 2010 Cumartesi

Vee bomba patladı... Sezer Öztürk de Es-Es'te!



Ardıardına patlayan bombalar, beklemekten sabır taşı olmuş taraftarı bambaşka bir mod içine soktu. Bugün Fanatik Gazetesi'nde ve yine en güvenilir kaynak eskisehirspor.com'da yazılanlara göre Sezer Öztürk'ü kadromuza dahil ettik.

Manisa'nın genç yıldızı, sezon başından beri Rıza Hoca'nın istediği bir oyuncuydu. Benim de adını duyduğumda dahi heyecanlandığım, ama Beşiktaş, Galatasaray gibi takımların da gündeminde olması sebebiyle gelmesinin zor olduğunu düşündüğüm bir ümitti sadece. Bugün gerçekleşti. Bu transferde emeği geçen herkesi tebrik ederim, umarım Sezer performansıyla onları utandırmayacak, bizleri coşturacaktır.

Şimdi gelelim biraz değerlendirmeye. Orta sahanın ortasında görev yapan Sezer Öztürk, tam da ihtiyacımız olan bir bölgede oynuyor. Özellikle orta sahanın ortasında, hücum yapacak, şut atacak, ara paslar atacak oyuncu eksikliğini 2 senedir yaşayan takımımıza ilaç gibi gelecektir. Özellikle Sezer'in uzaktan attığı goller takımımıza ekstra puanlar getirebilir.

Baktığımız zaman günümüz futbolunda sadece forvetlerin gol atması başarı için yeterli olmuyor. Forvet arkasında oynayan oyuncuların oyuna katkıları, attıkları goller üst kısımda sıralamayı etkiliyor. Fenerbahçe'de Alex olmadığı zaman Fb sahadan siliniyor. Bursaspor'da Volkan Şen çoğu maçta takımını sırtlamadı mı? Aynı şekilde Galatasaray'da Arda, Kewell gibi orta sahada golle buluşabilecek oyuncuların olması asıl bir nebze daha başarılı olmalarını sağlayan.

Sezer de aynen böyle, gol atmayı seven bir isim. Geçen sezon parmak ısırtıcı bir perfomansla, 15 golle sezona damga vuran, "Bank Asya 1. Lig'in en iyi oyuncusu" ödülünü de alan yeni transferimiz, özellikle Manisa'nın ezeli rakibi Karşıyaka'ya 90+6'da 40 metreden attığı nefis golle takımına beraberliği getirmiş, taraftarını havalara uçurmuştu.

Video: http://www.youtube.com/watch?v=mOA6AGDnRqk

Bunun yanında 2 senedir doğru düzgün kullanamadığımız duran toplarımızı, frikiklerimizi hiç korkmadan bu isme emanet edebiliriz. Çünkü tam bir frikikçi.

Milli takımı da eklemeden geçemeyeceğim. 2004'te U19 Milli takımda U19 Şampiyonası'nda final oynarken forma giyenlerden biri de Sezer Öztürk'tü.

‘’Adım Sezerinho ya da Bastian Sezertegier olsa, Bayern Münih’te forma giyiyor olurdum, Spor basını benden daha çok bahsederdi, attığım 15 gol Bruno’nun attığı 21 gol kadar konuşulurdu"
demeciyle de yerli oyunculara gereken ilginin verilmediğini belirtmişti geçtiğimiz sezon. Bu sezon kadro dışı kalarak bize gelmesi "Acaba disiplinsiz bir oyuncu mu?" sorusunu hemen akıllara getirmesin. Çünkü Manisa'ya Süper Lig'de, Bank Asya'ya düştüğünde hizmet etmiş 66 maç oynamış birisi olarak Mesut Bakkal'la tartışması sonrası "Ya ben, ya Mesut Bakkal" restini çekmiş ve yönetimin Bakkal'ın arkasında durmasından sonra ayrılmak zorunda kalmıştır.

Gerçekten çok iyi bir transfer haberi oldu bu bize. Umarım şehirimizle, büyük taraftarımızla bütünleşerek bizi coşturur... Hoşgeldin Sezer diyelim ve İspanyol Marca Gazetesi'nden bir haberle bitirelim:


"İspanyol Marca gazetesi, futbolda geleceğin yıldızları arasında Bayer Leverkusen'de oynayan milli futbolcu Sezer Öztürk'ü gösterdi. Gelecekte futbol pazarında adları en çok geçebilecek dünyadaki genç futbolcuları seçen Marca, 20 futbolcu içinde Genç Milli Takım kadrosunda da yer alan 19 yaşındaki Sezer'e de yer verdi."

15 Ocak 2010 Cuma

Son Transfer: "Jaycee"

Dün gazetede yazan ve oldukça konuşulan haber bugün doğrulandı. Jaycee John Okwunwanne'nin protokolü imzaladığı ve yarın törenle imzayı atacağı söylendi. (Kaynak: eskisehirspor.com)

Bitirici bir forvet eksiğimiz vardı ve sonunda en azından bir oyuncuyu dahil ettik kadromuza. Şimdi gelelim yeni transferimize. Kulübünün maddi kriz nedeniyle ligden çekilmesinden sonra serbest çıkıp bonservissiz gelmesi en büyük avantajlarımızdan biri oldu. Bu süreçte Celtic, PAOK, Wigan gibi kulüplerin de Jaycee ile ilgilendiği biliniyordu.

Henüz 24 yaşında olması ve milli takımda oynuyor olması da bizim için çok büyük bir avantaj. Baktığımız zaman milli oyuncuların her zaman göz önünde olduğunu ve piyasasının olduğunu Nadarevic örneğinde de görmüştük. Sürekli adı İngiliz, Portekiz kulüpleriyle anılan Nadarevic'in bu piyasasında oynadığı Bosna Milli Takımı kariyerinin ve Bosna'nın yükselişinin de kuşkusuz payı çok yüksek. Bahreyn Milli Takımının yıldızı Jaycee ise bu yaşında 44 kez milli olmuş ve 11 kez fileleri havalandırmış.

Milli Takımdaki şu videosunu izleyelim ve nasıl bir top cambazı olduğunu görelim:

http://www.youtube.com/watch?v=J1W2tYYx5Hw

Ligdeki performansına bakacak olursak geçen sene 30 maçta 4 gol atmış, ama bu sezon 16 maçta 8 gol gibi müthiş bir performansa sahip halde geliyor Eskişehir'e. Uyum süreci tabii bu konuda etkili olacaktır.

Şu an canlı izlemediğimizden ötürü yalnızca videolar ve istatistikler üzerinden yorum yapabiliyoruz. Ama fiziki açıdan oldukça sağlam bir yapısı var orası kesin. İzlediğimiz gollerinden de kaleciyi çalımlayarak geçmeyi sevdiği kanısına kapılabiliriz. Süratli, tekniği de yerinde gibi gözüküyor.

Şimdilik söyleyebileceklerimiz bu kadar. Bundan sonraki sözü biz tribünde söyleyeceğiz, o ise sahada golleriyle yanıtlayacak. Eses'imize hayırlı ve uğurlu olsun. Hoşgeldin Jaycee!

Videolar: http://www.youtube.com/watch?v=NbyaYa7gyfQ&feature=related
- http://www.youtube.com/watch?v=LUndi-OF-VU&feature=related

Özellikle şu video beni çok etkiledi. eskisehirspor.com forumundan DupDup'a çok çok teşekkürlerimi iletiyorum. 1. ve 3. muhteşem goller ve 2. golün asisti 21 numarasıyla Jaycee'ye ait. : http://www.excelsior.be/foot200809/videos/charleroi09.asp

John Jaycee Okwunwanne Eskişehir'de mi?


Bugün yerel bir gazetenin (Anadolu Gazetesi'nin) haberine göre Belçika'nın Mouscoron takımında forma giyen ve ilk devre 8 gol atarak Belçika liginde adından bir hayli söz ettiren Jaycee bugün uçakla Eskişehir'e gelerek sözleşme imzalayacak. Kulübünün maddi krizden ötürü ligden çekilmesinden sonra bonservisi olmadan takıma kazandıracak olmamız ve daha henüz 24 yaşında olması da büyük bir avantaj. Bahreyn Milli Takımı'nın da vazgeçilmezi olan Jaycee'nin gelişini heyecanla bekliyoruz.

14 Ocak 2010 Perşembe

Oyuncularımızın Sözleşme Durumları


Bir yandan transfer yapacağız diye düşünürken elimizdeki oyuncuların sözleşmelerini hiç düşünmüyoruz. Özellikle Adem ve Mehmet Yılmaz'ın sözleşmesinin sene sonu bitmesi, diğer kulüpleri şimdiden harekete geçirmiş olabilir. Bu işlerde malesef oyuncunun kulübü sevmesi de yetmiyor. Kulüplerle anlaşmanın yarısı da menejerler aracılığıyla olduğu için buna dikkat etmemiz gerekiyor. Yeni oyuncu alalım derken elimizdeki oyunculardan olmamak için T.F.F'den kulübümüzdeki oyuncuların sözleşme bitiş tarihlerini araştırdım. Paylaşmak istiyorum:

ABDEL ZAHER ELSAKA: Mayıs 2010
ADEM SARI: Mayıs 2010
ALPER POTUK: Mayıs 2011
ATİLLA KOCA: Mayıs 2010
BÜLENT ERTUĞRUL: Mayıs 2010
BÜLENT KOCABEY: Mayıs 2011
DOĞA KAYA: Mayıs 2011
ESAT ÖZDEMİR: Mayıs 2012
HAKAN DEMİR: Mayıs 2011
HALDUN AĞYÜZ: Mayıs 2012
HÜSEYİN GÜNGÖR: Mayıs 2010
KAYACAN ERDOĞAN: Mayıs 2011
KORAY ARSLAN: Mayıs 2012
LUKA VUCKO: Mayıs 2011
MEHMET YILMAZ: Mayıs 2010
MURAT ÖNÜR: Mayıs 2010
RAGIP BAŞDAĞ: Mayıs 2011
SAFET NADAREVİÇ: Mayıs 2011
SEFA CENGİZ: Mayıs 2012
SELÇUK ALİBAZ: Mayıs 2013
SERDAR ÖZBAYRAKTAR: Mayıs 2011
SEZGİN COŞKUN: Mayıs 2011
SOULEYMANE YOULA: Mayıs 2012
STJEPAN POLJAK: Mayıs 2011
TARIK MAYHOŞ: Mayıs 2012
ÜMİT KARAN: Mayıs 2012
VANJA IVESA: Mayıs 2011
VEYSEL SARI: Mayıs 2012
VOLKAN YAMAN: Mayıs 2012

Alper Potuk U19 Milli Takım'da!

Bu sene sakatlıklarla çok uğraşsak da, bize getirisi Alper Potuk gibi genç Eskişehir'li bir yeteneği kazanmamız oldu. Trabzon'a deplasmanda yenildiğimiz maçta sonradan girmesine rağmen takıma ne kadar hareket getirdiğini görmüştük. Ve o maçta yenilsek de, böyle bir genç oyuncuyu kazandığımız için içim daha rahattı. Daha sonra hiç korkmadan Fenerbahçe maçında ilk 11'de sahaya çıktı ve Eskişehir'de büyük taraftarın, kameraların önünde tıpkı 10 yıldır oynayan bir profesyonel futbolcu gibi, tekmelere kafasını sokarak, aldığı darbelere aldırış etmeyerek oynadı.
Bu maçın onun için ilk 11'de başladığı ilk profesyonel maçı ve hatta Süper Lig maçı olduğunu düşünecek olursak bence ne kadar başarılı olduğunu daha iyi anlarız.

Çıkarken "Bu taraftar seninle gurur duyuyor." tezahüratlarına Alper alkışla karşılık verirken, sanırım hem sahada o, hem de yıllardır altyapıdan oyuncu çıkaramamanın eksikliğini yaşayan biz tribünde duygulanıyorduk. Eskişehir gibi mazisi büyük, Türk futboluna hizmeti büyük bir Anadolu Efsanesi'nin son dönemde altyapısından hiç oyuncu çıkaramamasının burukluğu bugün U19 milli takıma davet edilen Alper Potuk'la birlikte kırılıyor. Özellikle 2000'li yılların başında 2. Ligde çıkma mücadelesi verirken altyapımız kan ağlasa da, son yıllarda altyapımıza daha çok önem verdiğimizi görüyoruz ve 95 jenerasyonu bomba gibi geleceğe benziyor. Şimdi yapmamız gereken Alper'i referans alarak, onun önderliğinde daha çok Eskişehir'li oyuncu yetişirip, onlara daha iyi ortamlarda antrenman fırsatı tanımak, onlarla daha çok ilgilenmek ve forma şansı vermektir. Ancak o zaman kalıcı başarıyı yakalayabiliriz.

Alper bu yolda ilerlerse 26 numaramızı gururla ve onurla taşıyacak ve taraftarın sevgilisi olacak yıldızımızdır. Umarım milli takım kariyeri bu Roma'da oynanacak özel maç sonrasında A milli takıma kadar ilerler. Alper'i tebrik ediyorum ve Eskişehirspor'luluğunu her yerde göstereceğine, bizi daha fazla gururlandıracağına inanıyorum. Darısı diğer genç yıldızlarımıza.

Altay: 0 Eskişehirspor: 5

Şansı mucizelere bıraktığımız Türkiye Kupası'nda, aldığımız şanssız Fenerbahçe mağlubiyetinden sonra Altay gibi Bank Asya 1. Ligi'nin kaliteli bir takımını deplasmanda 5-0 gibi ezici bir skorla yenmek takımdaki moralleri düzeltmekle kalmadı; kasamıza 100 Bin $'ı da soktu.

Öncelikle 2 gol atarak yıldızlaşan Koray'dan bahsedelim bence. Sağ açık olarak takıma kazandırılan Koray, daha sonra sağ bek olarak takıma alıştırılmış ve hep orada oynatılmıştı. Ama baktığımız zaman sağ açıkta da oldukça başarılı olduğunu bu maç ve önceki maçlarda gördük. Dribblingleri, çalımları ve hırsıyla bu formayı en çok hak edenlerden biri. Burak Yılmaz'ın düşük formunu da düşünecek olursak, sağ açıkta Koray'ın düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.

Volkan Yaman'ın da artan formundan bahsetmiştik bundan önceki Fenerbahçe maçı sonrası. Bu maçta da elinden geleni yapmış, perdeyi golüyle açarak takımını rahatlatmış. Umarım bundan sonra da bu performansını artırarak sürdürür Volkan. Şehre ve taraftara uyum sağlamış gözüküyor.

Asıl benim için büyük sürpriz Bülent Kocabey oldu. Bu maçta yaptığı asistler, attığı gol ve Ümit Karan'a atması için bıraktığı gol onu kendine getirir diye umuyorum. Çünkü bu maç bir anlamda da onun çıkış maçı olmuş. Sol açıkta böylesine sıkıntı yaşadığımız bir dönemde onun form tutması, geçen seneki seviyeye gelmesi ve Volkan Yaman'la iyi bir ikili oluşturması bizi çok çok ileriye taşır. Özellikle Ümit Karan'ın attığı golde, topa kendisi vurmak yerine çekilerek daha rahat pozisyondaki Ümit'e bırakması çok sevindirici.

Özetlerden izlediğimiz kadarıyla Sezgin'in çıkışı sürüyor. Ümit Karan'ın gol bulması çok iyi olmuş.

Maçı canlı izleyemediğim için her oyuncu için tek tek yorum yapamıyorum. Ama ortada 5-0'lık bir deplasman galibiyeti var. Her oyuncumuzun elinden geleni yaptığını düşünüyorum.

Bu maç bizim için gerçekten çok iyi oldu, ama rehavete kapılmamamız gerekiyor. Çünkü halen oyun kurucu ve bitirici forvet eksiğimiz sürüyor. 2-3 nokta ve 1-2 de kadro derinliği için yapılacak transferle ligi iyi bir konumda bitirebiliriz. Kupa içinse işimiz hala çok zor bence. Antalyaspor, iddiası kalmayan 2 takımdan ( Altay ve Fenerbahçe) herhangi birini yenerse çıkmayı garantiliyor.

Deplasmanda çok sıkıntı yaşıyorduk, bu galibiyetin hem o açıdan sıkıntıların sonlanması; hem de takım moralinin yerine gelmesi açısından pozitif yönde etki yapmasını diliyorum ve takımımızı kutluyorum.

13 Ocak 2010 Çarşamba

Eskişehirspor mu, Halil Ünalspor mu? - Skandallar

SKANDAL 1 : Hatır Transferi - Kenan Köse

Dün TFF'nin sitesini gezerken rastladığım Kenan Köse'nin transfer edilmesi ve vize verilmesi bugün yerel basında yerini almış. Habere göre, "hatır transferi" yapılmış...

Skandal kelimesi bence durumun vehametini anlatmak için az bile kalıyor. Pek sayın başkanımız Halil Ünal ya da yönetimden herhangi bir yöneticimiz 26 yaşındaki bu oyuncuyu bonservisini ödeyerek alıyor; parasını veriyor. Hatır transferiymiş. Bunun mantığını kim izah edebilir Allah aşkına. 3. Lig'de, amatör kümede oynamıyoruz. Burası Süper Lig. Ama yönetimimiz bırakın Süper Lig'i; Amatör Küme'yi yaraşır şekilde yönetiyorlar Eskişehirspor'u. Artık ne kadar para verildiği kısmını zaten taraftar olarak geçtik, ama transferin yapıldığını dahi açıklamaktan aciz bir netime sahibiz. Malesef pancar kooparatifini yönetmekle, kulübü yönetmek arasında büyük farklar var.

SKANDAL 2 : Fenerbahçe Maçı Sonrası FB'li Oyuncularla Fotoğraf Çektiren Yöneticilerimiz ve Halil Ünal'ın Açıklamaları

Burası Eskişehir... Hani İstanbul dükalığının geçmediği, şampiyonluk kutlamalarının yapılamadığı, Gs Store, Kartal Yuvası gibi dükkanların açılamadığı, Fenerium'un da açılmaya çalışıp ağzının payını aldığı yer. Ama son günlerde alışkın olmadığımız şeyleri duymaya başladık. Yönetimdeki Fenerbahçe'li Gültekin Güvensoy'un sürekli arkasında olan Halil Ünal, "Aziz Yıldırım bizim için büyük bir şans." şeklinde talihsiz ve Eskişehirspor'luluk bilincine sığmayan bir demeç verdi. Daha bu olayın yankıları bitmeden oynanan Ziraat Türkiye Kupası Fenerbahçe maçı sonrası bazı yöneticilerimizin yakınlarına Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel'le fotoğraf çektirmeye çalıştığı, forma imzalattığını duyduk. Bu Eskişehir gibi İstanbul Hegomonyası'na sonuna kadar karşı durmuş bir şehri rezil etmek, adını lekelemek değil de nedir?



SKANDAL 3: Mahmudiye İ.Ö. Okulu'na Fenerium Desteği


Fenerium'un kapatılmasından bahsetmiştim. Her ne kadar şehrimizde Fenerium olmasa da, İstanbul'un kirli oyunları devam ediyor. Halil Ünal'ın demeçleri, Fenerbahçe maçının olayları derken bir de bu olayın patlak vermesi herkesi derin düşüncelere sevketmiştir diye düşünüyorum.

Transfer dedikodularının döndüğü şu günlerde, yapabileceğimiz en iyi transfer "Futbolcu" transferi değil, vizyon sahibi, dürüst, şeffaf ve Eskişehirspor'a yakışır bir "Başkan" transfer etmek, yönetimimizi yenilemektir diye düşünüyorum.

BU
SEFER 1 DOĞRU 3 YANLIŞI GÖTÜRSÜN: O KÖY BİZİM KÖYÜMÜZ KAMPANYASI

Aciz kalmış yönetimimiz yapamadığını Eskişehirspor Taraftarları yapmaya karar verdi ve Emre Angı'nın başlattığı yeni bir projeye başladı. Normalde 3 yanlış 1 doğruyu götürür, fakat Yüksek Eskişehirsporluluk bilinciyle hareket eden büyük taraftarımız, Fenerium'un poşetleriyle donattığı Mahmudiye İlköğretim Okulu'na özünü anlatmaya, Eskişehirspor ruhunu tekrar yaşatmaya gidiyor. "Üç büyük" olarak lanse edilen İstanbul dükalarının hep karşısında olan taraftarımızın bu konuda desteğine inanıyorum ben. Yardım edebilecek herkesin konuya ilgi göstereceğini diliyorum.

Konuyla ilgili adres: http://eskisehirspor.com/forum/forum_posts.asp?TID=2745

12 Ocak 2010 Salı

Altay Maçı Öncesi

İşimizin mucizelere kaldığı Ziraat Türkiye Kupası'nda Altay karşısına çıkıyoruz. "Yaralı" çıkıyoruz tabiri çok daha doğru olur belki. Çünkü Fenerbahçe maçında Erkan Zengin, Doğa ve Burak Yılmaz'ın da sakatlanması, üstüne üstlük iyi oynamamıza karşın mağlup olmamız moralimizi alt üst etti.

Altay cephesinde ise moraller yerinde. Her ne kadar Tiago ile Burak Çalık gibi önemli iki hücum silahından yoksun olsa da, Altay bu maçı dönüm noktası olarak görüyor. Çünkü henüz 1 maç oynamış olmaları ve kalan 3 maçtan alabilecekleri 7 puan onları hiç ummadıkları bir şekilde Çeyrek Finale bırakabilir!

Teknik direktörleri Fuat Yaman'da maç öncesi verdiği röportajda: ''Müsabaka lige başlamadan önce iyi bir hazırlık maçı olacak. Eskişehirspor, Süper Lig takımlarından biri. Maçı kazanmamız halinde, gruptan çıkma şansımız, Fenerbahçe'nin dışındaki diğer takımlarla eşit hale gelecek'' demiş.

Bank Asya 1. Ligde 3. sırada yer alan ve Süper Lig'e yükselme mücadelesi veren Altay ile oynayacağımız karşılaşmanın oldukça zorlu geçeceğini düşüyorum. 2 senede deplasmanda toplam 3 maç kazanabilmiş bir takım olarak, deplasman fobimizi öyle ya da böyle yenemedikçe belli bir başarı düzeyinin üstüne çıkamıyoruz malesef.

Her ne kadar şansımız zora girse de, ucunca 100 bin Euro olan bir maçtan bahsediyoruz. Böylesine sıcak paraya ihtiyacımız olan transfer günlerinde, hem maddi, hem de moral anlamında bu maçı ciddiye alıp kazanmak adına her şeyi yapmamız gerekir. Kırmızı şimşeklerimize İzmir deplasmanında başarılar diliyorum.

Eskişehir'de Emile Mpenza Sesleri...


Daha önce Rıza Çalımbay'ın "Mpenza'yla anlaşmak üzereyken bazı çevreler anlaşmamızı engellemişti." demeci vardı herkes hatırlayacaktır ki. Şimdi tekrar anlaşma zemini olduğunu ve bu transferin yakında sonuçlanacağını duydum. Ne kadar doğru bilmiyorum ama Mpenza'nın Youla'nın boşluğunu çok ama çok iyi dolduracağına eminim. Her ne kadar yaşı 31 olsa da, bu sezon Sion'da 14 maçta 8 gol atması başarısını gösteriyor bence. Geçmişinde de Manchester City, Shalke, Hamburg gibi kaliteli takımlar yatıyor. Milli takımda da halen forma giyen Mpenza'yı bize attığ gollerle çok daha iyi tanımıştık zaten. Yapmamız gereken milli takımlarda ve kendi takımlarında forma giyen oyuncuları almak olmalı. Nadarevic örneğine baktığımızda Bosna milli takımında oynaması onu dünya futbolunda göz önünde tutuyor. Onun haricinde hangi futbolcumuzun ismi yabancı kulüplerle transfer dedikodularına karışıyor?
Mpenza eğer gelirse gerçekten yaşına rağmen isabetli bir transfer olur bana göre. 400 bin Euro gibi bir rakama gelecekti eğer anlaşılabilseydi. Youla'nın aldığı paranın çok çok azı. Umarım bu civarda bir fiyata alabiliriz Mpenza'yı. Bekleyelim ve görelim.

Son Transfer - Kenan Köse


Bugün TFF'nin sitesinde lisanslı oyuncularımızı gezerken rastladım. Adıyamanspor'dan alınmış ve dün lisansı çıkartılmış. 25 yaşında, 2 Türkiye Kupası maçında ve 5 2. Lig B kategorisi maçında forma giymiş. Gençlerbirliği'nin 2003 yılında Belçika'dan bulup getirdiği bir isim.

Şimdi mutlaka kaynak soranlar olacaktır. O yüzden buyrun:
http://www.tff.org/Default.aspx?pageId=30&kisiId=29950

--> Biraz araştırmanın ardından edindiğim bilgiler;

- Mevkiisi Alanyaspor'dayken ön libero imiş ve Adıyamanspor'a da ön libero olarak transfer edilmiş.

- Adıyamanspor'da maç sonrası hakeme yönelik ağır saldırısı yüzünden 10 maç ceza almış(!)

- Son maçını Ekim ayında oynamış onda da yedekten girmiş. Türkiye Kupası'nda A takımla çıkarken, Lig B'de yedek soyundurulmuş.


84 doğumlu. Çok da genç sayılmaz aslında. Biraz araştırdım, ortasaha oynuyor sanırım. Umarım Abdullah Halman gibi kiralanarak, yedek oturtularak çürütülmez. İlerleyen günlerde göreceğiz akıbetini. 2011'e kadar sözleşmez imzalamışız.

Malesef şu transferdeki mantığı kavrayamıyorum ben. 19-20 yaşında, ki bu yaşlar bile oldukça ileri günümüz futbolunda bence, bir oyuncu değil. 25 yaşında. Daha önce hakeme saldırmaktan 10 maç ceza almış bir oyuncu ve en son maçını da bundan 3 ay önce yedekten girerek oynamış. Peki, şu transferdeki amaç ne? Eğer A2 takımında oynatmak için yapıldıysa bu transfer, yazık derim. Orada forma şansı bekleyen, Eskişehir'li genç çocuklarımıza yazık. Abdullah Halman'ı aldık. Daha yüzünü göremedik ilk 18'de. Üstelik her maç gol atmasına rağmen. Adem, ancak forma şansını eksiklikler olduğunda bulabildi ki daha önce sürekli forma giymiş ve golcü bir futbolcuydu. Şimdi ben bu transfere bakıyorum, hem de ön libero oluşuna bakıyorum. Ve anlam veremiyorum. O bölgede Alper Potuk var, Ragıp var, Doğa var, Bülent Ertuğrul var. Çıkıp da kimse açıklama yapmıyor böyle bir transfer yapıldığıyla alakalı. Bu adamın daha kulübüyle sözleşmesi devam ediyor. Bonservis ödemediniz mi? Ya da peşin bir para vermediniz mi? Verilen o paraya yazık değil mi yani; eğer boşuna yapıyorsanız şu transferi. Umarım biri çıkar mantığını söyler, bir açıklama yapar da şu soru işaretleri kafamızdan kalkar.

Her şeye rağmen hayırlı olmasını diliyorum.

U18 Takımımız ve Genç Yeteneklerimiz

U18 takımımızı elimden gelebildiğince takip etmeye çalışıyorum. Ve ileride A takımda oynayabilecek kapasitede oynayabilecek oyuncularımız olduğunu daha önce eskisehirspor.com forumunda U18 Akademi Takımımız başlığı altında söylemiştim. Fenerbahçe karşısındaki 2-0'lık mağlubiyetimiz kimseyi yanlış düşünmeye sevketmesin bence. Bireysel hatalardan ötürü, ve bir türlü golü bulamamız sonucu mağlup olmuştuk.

Öncelikle Eskişehir'li bir yıldızımızı elimizden kaçırdığımıza dikkati çekmek istiyorum. Sol Bek "Erçin Eskier"
Elimizden kaçırdık derken, almadık falan değil yani. U18 takımımızda forma giyen oyuncumuzdu Erçin. Ama maalesef Çankırı Belediyespor'a verdik. Hem de bonservisiyle! U18 liginden, 2. Lig A kategorisi gibi profesyonel bir lige gitmesi ne kadar başarılı olduğunu gösteriyordur sanırım. Eskişehir doğumlu olması da ayrı bir üzülme sebebi... Umarım orada başarılı olur Erçin..



Forumda defalarca kez yazdığım isim: Mikail Albayrak.
Sonunda meyvesini A takımla birlikte Antalya kampına çağrılarak aldı. Bilmeyenler için hatırlatayım, 92'li genç yeteneğimiz Lyon'dan amatör vize ile transfer edilmişti. Sol açık mevkiinde oynuyor. Oldukça teknik ve süratli. Ve bence bir sol açıkta gerekli olması gereken, dribbling, hız ve teknik kabiliyetlerine sahip. Fiziğinin henüz kuvvetli olmaması dezavantajı. Bunu da A takımla birlikte idmana çıkarak ve özel antrenmanlarla yenmesi gerekiyor. Gerçekten 1-2 seneye kadar sol açığımızda görebileceğimiz bir isim Mikail ama son günlerde performansında bir düşüş var. Topla çok fazla oynamaya başladı. Gözlerin üzerinde olması umarım performansını ve antrenmanını etkilemez. Çünkü çok iyi bir teknik yapısı var. Üzerinde durulmalı.


Esat Özdemir : Aslında sadece U18 değil, A2 liginden de tanıdığımız bir isim Esat Özdemir. Ortasahada görev yapıyor. Aynı zamanda profesyonel sözleşmeye de sahip Esat. Özellikle pas ve asist konusunda oldukça beğeniyordum ben izlediğim maçlarda Esat'ı. Bir anda durup, oyunu ters yöne çevirebilme yetisi olan bir isim. Ama uzun süredir ne A2'de ne de U18'de forma giyiyor. Umarım ciddi bir sakatlığı yoktur. Ogün Temizkanoğlu tarafından U19 Milli Takım aday kampına çağrılmış olması da kalitesini gösteriyor.

Selman Çiçek: O da Esat gibi A2 takımda da forma giyiyordu, ama U18 kurulmasıyla beraber burada forma giymeye başladı. Sağ kanatta oynuyor. Teknik kapasitesi ve hücum gücü yüksek. Gole de yakın bir isim. 5 golü var U18 liginde. Mikail'le çok iyi bir ikili oluşturuyorlar. Fenerbahçe maçında çalımlayarak çizgiye kadar indiği topu eğer içeri verebilse belki de kazanabilirdik. Defansif yönünü ve fiziğini de geliştirirse kadromuza bir ismi daha katmış oluruz.

Bunun yanında iki Eskişehir'li oyuncumuz: Gökhan Köseoğlu ve kaptan Onur Çakmakçı'nın da göz önünde tutmakta fayda olduğunu düşünüyorum ben.

Ne kadar son 3 maçını kazanamasa da bundan önceki 7 maçının 7sininde de 19 gol atıp yalnızca 6 gol yiyerek galip gelen U18 takımımız performansıyla alkışı hak ediyor bence. Ve bu performanslarının birilerinin gözüne batması gerekiyor.

Bunlar bizim geleceğimiz, eğer Süper Lig'de kalıcı başarılar istiyorsak bu isimlerin üzerinde durmalıyız. Gerek yönetim, gerekse teknik kadro üzerine düşeni yapmalı.

Elveda Türkiye Kupası!

Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir derler ya... Aynen öyle işte. Aslında ilk Türkiye Kupası sinyalini Yalovaspor maçında almıştık. Uzatmalarda zoraki gelen galibiyet bizi gruplara taşımıştı. Ve şimdi bakıyorum da Fenerbahçe maçıyla birlikte Türkiye Kupası umutlarımız başka bahara kaldı!

Kaleye çektiğimiz şut sayısına bakalım: 15

Eğer gol umudunuz koca sezonun yarısı oynamış, yattığı yerden tıkır tıkır parasını alan ve 3 pasından 2'si topuk pası olan Ümit Karan; "Fenerbahçe'yi yendiğimize sevinemedim" diyen Burak Yılmaz olursa, bulduğunuz pozisyonları da atamazsanız böyle mağlup olursunuz işte...

Tıpkı evimizde 1-0 yenildiğimiz Beşiktaş maçının bir benzerini yaşadık bu maç. Maça tam saha presle başlayıp, daha sonra oyundan düştüğümüz ve sonrasında bireysel bir hatayla mağlup olduğumuz bir maç oldu.

Taktiksel anlamda böyle maçlarda bir türlü tempo tutturamıyoruz gibi geliyor. İstanbul takımlarına karşı çıktığımız hırsla diğer takımlara çıkmıyoruz nedense. Ve bu hırsımız da her zaman olumlu olarak dönmüyor bize. Oyunu bize yıkmaya çalıştıklarında, topu tutup rölantiye almayı başaramıyoruz. Bu da sürekli baskı yapıp, enerji kaybetmemiz demek. Ve sonrasında dakika 60'tan sonra oyundan düşüyoruz. Yedek kulübemizde de oyuna hareket getirecek bir isim olmayınca mecbur teslim oluyoruz.

Defans anlamında ne kadar Ömer Üründül'ün taraflı yorumları ekran başında bizleri çıldırtsa da bence başarılıydık. Allah aşkına, Alex'in ismini maçta kaç kez duyduk? O bölgede göze batmayan Bülent Ertuğrul ve Alper gerçekten çok iyi marke ettiler Alex'i. Alex yoksa Fenerbahçe de yok burası bir gerçek. Alper'e tekrar döneceğim.

Son zamanların çıkışta ismi, ki ben de oldukça yetenekli olduğunu düşünüyorum, Özer Hurmacı'yı sağ bekte Koray resmen mahvetti. Sadece savunma anlamında değil, korkmadan hücumlara da katıldı Koray. Tek eksiğimiz malesef bir goldü, Mehmet Yılmaz olsa çok şey değişirdi.

Sol bekte Volkan Yaman artık uyum sürecini tamamladı ve nazar değmesin her geçen gün çıkışını sürdürüyor. Önünde doğru düzgün bir sol açık olmaması bence onu etkiledi hücuma çıkışlarında. Çünkü ne Adem o bölgede oynayabildi, ne de ara sıra yardıma giden Doğa. Bunun yanında savunması da oldukça iyiydi.

Sonunda defansta aradığımız 2'liyi bulduk bence. Yerden oynayan takımlara Nadareviç - Sezgin ikilisi oynatılmalı. Çünkü Fenerbahçe maçında da gördük ki, Nadareviç'in birebir adam savunmasını en iyi tamamlayan Sezgin oldu. Nadareviç - Vucko ikilisinde Vucko ağır kaldığından, Nadareviç de bir adama yapışıp kaldığından çok açık veriyorduk ama, bence takımda kaptanlık bandını hak eden Sezgin dün kusursuz oynadı. Topa ilk müdaheleleri, topla ileriye çıkışları gerçekten çok iyiydi. Kamp ve değişik mevkiilerde oynamak Sezgin'e oldukça yaramış. Topla çıkabilen, iki ayağını da kullanabilen ve hızlı bir stoperimiz oldu artık; uzaklarda aramaya gerek yok. Rıza Hoca'nın bunu göz önünde tutacağını umuyorum.

Ortasahamızda bir yıldız yetişiyor! Böylesine zorlu maçlarda, ne görev verilirse yapan Alper Potuk! Dün Erkan Zengin'in fiziksel yetersizliğine bakınca kimse çıkıp da bu çocuk daha yeterli değil demesin bence. Fiziksel açıdan da gitgide gelişiyor ve kendine güveni de artıyor. Tek eksiği birazcık tecrübe. Onu da gün geçtikçe kazanıyor. Eskişehir'li, ve ileride 26 numarayı en gururla taşıyacağına inandığım Alper Potuk umarım uzun yıllar formamızı giyecektir.

Hücum anlamında ortasaha ve forvet hattına diyecek bir şey yok zaten. Top tutacak, top dağıtacak, oyun kuracak bir oyuncumuzun olmadığını senenin başından beri bas bas bağırıyoruz. Ama ne hikmetse bir türlü o bölgeye oyuncu alamıyoruz. Bunun yanında bitirici bir golcüye de şiddetle ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum, ki uzun süredir gol atamayan takımımız da bunu kanıtlar gibi. Bakalım transferde geride kalan günler neler getirecek.

Her şeye rağmen Ivesa kalesinde güven veriyor bana. Yapmaması gereken bir hata yapsa da bugün burada olmamızdaki en büyük etkenlerden biri Ivesa. Bu hata onu kendine getirecektir.

Bu sezonki en büyük hayal kırıklığım: Bülent Kocabey. Geçen sezonki o muhteşem performansı gitmiş, sanki bir başkasına dönüşmüş. Neden böyle olduğu konusunda, performansındaki düşüş konusunda araştırma yapılmalı bence, altında ne sebepler var çok merak ediyorum.

Burak Yılmaz'a bir şey diyemiyorum. Herhalde kaçırdığı gollerle, yaptığı bencilliklerle kendini sorguluyordur zaten. Neden bu kadar eleştirildiğinin de farkındadır. Bence bir an önce takım oyununa uyum sağlamaya çalışıp, içine girdiği bu bunalımdan çıkmalı.

Şimdi Kupada önümüzde Altay ve Tokat maçları var. Antalya'nın Altay'ı yenmesi Çeyrek Final için yetiyor. İşimiz oldukça zor ama 100 Bin Euro ödülü olan bu müsabakaları da yabana atmamak gerekiyor.

Şansınız başkasının puan kaybetmesine, diğer takımların eline kaldıysa; hiç şansınız yok gibi davranmak en iyisidir bence. Çünkü insanı daha çok kahreden bir şey yok. Keşke öyle bir umut olsa, başarmak da sadece bizim elimizde olsa. Ama malesef yok. Gördük ki bunu kaldırabilecek bir kadro derinliğimiz zaten yok. İyisi mi biz işimizi kış tutalım, kupayla şimdiden vedalaşalım. Elveda Türkiye Kupası, seneye çok daha iyi bir Yönetim, çok daha iyi bir takım ve bilinçli bir taraftarla tekrar gelmek üzere.
Related Posts with Thumbnails