15 Mayıs 2010 Cumartesi

Eskişehirspor: 1 Sivasspor: 1


Ne kadar çok geç olsa da Sivasspor maçının yorumunu yapmak istiyorum. Hani aslında maç içerisinde yaşanan o tatsız anlar aklıma geldikçe yazasım kaçıyor ama ben o olaydan çok maçtan ve futboldan bahsetmek istiyorum.

Oldukça güzel bir havada, uzun zamandır hasret kaldığımız bir gece maçı bizleri bekliyordu. Sezonun kapanış maçı, her zamanki gibi açık tribün sahayı göstermeyen aşağı kısımları ve kenarları haricinde doluydu.

Maç başlarında öyle konsantre olamadan oynuyoruz ki kalemize gelen ilk atakta, belki de ilk pozisyon, Mehmet Yıldız'ın da hiç çaktırmadan eliyle almasıyla (ki statta biz de o an fark edemedik) 1-0 öne geçen Sivasspor'u görünce aklımda tek düşünce vardı: "Futbol bu dakikadan sonra bitmiştir." Zaten bunu da o dakikadan sonra 1 puanın kümede kalması için yeter olduğu Sivas, yavaş hareketlerle; Mehmet Yıldız harici hep defans yapmasıyla bize gösterdi. Kendi attıkları bir kornerde geride 5 adamla kaldıklarını gördükten sonra diyecek bir şey yok sanırım.

Sezer yine sol açık olarak başlatıldı. Ama anlayamıyorum ben. Trabzon maçındaki serbest pozisyondan sonra her maç neden Sezer sol açıkta ısrar ediliyor. Tamam sol açıktaki Bülent Kocabey sene sonu gidecek olabilir, iyi olmayabilir ama artık bu maçta da oynamayacaksa zaten ikinci yarı o adama boşu boşuna para vermişiz demektir. Erkan Zengin gerçekten formunun zirvesinde bir maç oynadı. Maçın adamıydı. Sezer'in serbest vuruşunda kaleciden seken topu tamamlayan genç oyuncumuz Veysel de Süper Lig'deki ilk golünü attı ama talihsiz bir şekilde sakatlanarak çıkmak zorunda kaldı. O dakikadan sonra zaten Ragıp çilesi kendini ortaya çıkardı. Çoktan futbolu bitirmiş olan Ragıp'a diyecek bir şey bulamıyorum ki zaten yollar da ayrıldı bildiğim kadarıyla. Kendisine bundan sonraki futbol yaşamında başarılar diliyorum...

Nadarevic her zamanki gibi tek başına defansta mücadele etti. Mehmet Yıldız'ı o ilk dakikada attığı golü saymazsak, hiç boşta bırakmadı. Gerekirse vücudunu da kullandı. Yani o Mehmet Yıldız gibi Süper Lig'in en fizikli ve fiziğini iyi kullanan hücumcusuna karşı oldukça iyi bir maç çıkardı. Bunun yanı sıra sakat sakat mücadele eden Sezgin'i de unutmamak gerek. Gerçekten o da bana kalırsa çok iyi mücadele etti. Alper orta sahada çalışkandı fakat eksiklikleri var. Özellikle hızlı hücumlarda daha iyi tercihler yapması gerekiyor. Topu bir an nereye atacağını şaşırabiliyor. Tabii bunlar zamanla olacak şeyler, tecrübesi arttıkça gitgide daha iyi olacaktır. Ön liberomuzda seneye rotasyon anlamında Veysel ve Alper varken sıkıntı yaşamayız orası kesin. Jaycee bir şeyler yapmaya çalıştı. O da vücudunu iyi kullanıyor. Hani sanki daha sık oynayabilse, biraz alışabilse iş yaparmış gibi. Seneye iyi bir hazırlık evresiyle Batuhan - Ümit - Jaycee hattında kimin oynayacağı konusunda tatlı bir rekabet bile olur. Koray'ın sanırım bir sakatlığı var haftalardır. Çünkü ağrı bantları takarak mücadele ediyor. Yine de elinden geleni yapmaya çalıştı bu maç çok göze batmasa da. El Saka, her topu ileri vurarak ne yapmaya çalışıyor onu anlayamadık. El Saka'nın yerine iyi bir stoper şart seneye orası kesin. Mehmet Yılmaz çok etkisizdi. Sakatlıktan döndükten sonra isteneni veremedi maalesef. Ama genel anlamda iyi bir sezon çıkardı. Beklentilerin çok çok üstündeydi. Onun dışında sonradan giren Ümit, yine sonradan dahil olan Aydın'a müthiş bir pas çıkarsa da Aydın pozisyonu çok güzel harcadı. Aydın'ın bonservisine 1 milyon istiyorlarmış. Şaka sanırım. Şahsen ben Aydın'a 250 bin Euro bile verilmesi taraftarı değilim. Bu isteksizlikle, istediği kadar tekniği olsun...

Hani maçta hiç tadım tuzum yoktu. O yüzden futbol adına da çok bir şey izleyemedik. Futbol harici her şey vardı maalesef. Sezonun son maçı olması tek tesellim. Herkesi eleştiriyoruz eleştirmesine, ama önce kendimizde bazı şeyleri görmeliyiz. Gelecek sezon, daha iyi bir tribün için, daha bütünleşmiş bir Eskişehirspor için "Biliçli Taraftar", "Bilinçli Yönetim" şart. Artık içimizdeki pisliklerden arınmayı başaralım. Bunun ilk ayağını da bedava hatır biletleri dağıtmayı bırakarak gerçekleştirsin yönetim. Sonra biliçli taraftarımız içinde kalmış tek tük çürükleri ayırmayı zaten başaracaktır. Bu sezonu Eskişehir'de böylelikle kapattık. İnşallah gelecek sezonda Avrupa Kupalarına mücadele eden Eskişehirspor'la tekrar buluşmak üzere.

13 Mayıs 2010 Perşembe

İkinci bomba! Burhan Eşer Es-Es'li gibi!



Her zaman olduğu gibi yine ilk haberleri veren "eskisehirspor.com" daki güvenilir isimlere göre Burhan Eşer'le ön anlaşma yapıldı. Bir aksilik çıkmaması durumunda Gençlerbirliği'nden bonservisi alınacak 25 yaşındaki oyuncu seneye Eskişehirspor forması giyecek!



Bilenler bilir, Burhan Eşer zaten 2 senedir istediğimiz, her transfer döneminde Rıza Çalımbay'ın gözdesi olan isimlerden biri. İki ayağını da kullanabiliyor ki, böylelikle orta sahanın sağ ve sol açık kısımlarında forma giyebiliyor.

Topla müthiş hızlanabilen, teknik ve pas yüzdesi yüksek bir oyuncu. Bu sene fazla forma şansı bulamaması ve Eskişehirspor'un 2 yıldır ısrarcı tutumu sonucu bize geldiğini düşünüyorum. En çok eleştiri alan yanı fizik ve pozisyon alma gibi konularda yetersiz olduğu. Ama ben bunda yeterli seviyede ilk 11'de şans bulamamasının olduğunu düşünüyorum. Çünkü ondan önceki sene (08-09 Sezonu) Burhan taraftarlar tarafından "Yılın Oyuncusu" seçilmişti. Sol kanattaki sıkıntımızı düşünecek olursak Burhan sol kanadımıza tamamen ilaç olur, gerçekten Sezer, Batuhan transferlerinden sonra yapacağımız en iyi transferlerden biri olacak. Erkan'ın da takıma katılmasıyla müthiş bir hücum hattı oluşturacağımızı düşünüyorum ve şimdiden heyecanlanıyorum. Rıza Hoca'nın da bu konuda artık kendini ve sistemini değiştirmesi gerekiyor. Burhan-Erkan-Sezer ve Batuhan'lı bir takım olursak hücumda,

Erkan ------- Sezer -------- Burhan
------------ Batuhan ---------------

taktiğiyle tek forvet çıkmamız, Sezer'in arkada serbest adam oynaması ve Erkan'la Burhan'ın kanatlardan top getirmeleri bizi Süper Lig'de çok çok iyi yerlere taşır. Burhan boş alan bulduğunda kanatlarda çok iyi işler yapabilen bir isim. Gençlerbirliği'nden sonra camiamız ve taraftarımızla da bütünleşirse, bu hücum hattıyla tüm takımların korkulu rüyası oluruz. Umarım camiamıza ve taraftarımıza hayırlı olur. Şimdiden hoş geldin diyelim!

Burhan Eşer İstatistikleri:

Sezon

Takımı

OM

AG

SK

KK

2009/2010

Gençlerbirliği

20

1

2

0

2008/2009

Gençlerbirliği

31

4

8

0

2007/2008

Gençlerbirliği

27

4

2

0

2006/2007

Diyarbakırspor

32

7

6

0

2005/2006

Diyarbakırspor

27

2

2

0

2004/2005

Diyarbakırspor

4

0

0

0


(OM: Oynadığı maç AG: Attığı Gol SK: Sarı Kart KK: Kırmızı Kart )

11 Mayıs 2010 Salı

Batuhan Karadeniz Eskişehirspor'da!



Genelde son dakikalarda patlatmayı sevdiğimiz bombaları bu sefer çok erken patlattık ve yeni sezon öncesinde Batuhan Karadeniz'i kadromuza dahil ettik.

Yapılan açıklamaya göre 4 yıllık anlaştığımız Batuhan Karadeniz'e 2.1 Milyon Euro bonservis bedeli ödeyeceğiz.

Tabata'nın 8 milyon verildiği ülkemizde Batuhan gibi henüz 19 yaşında, Türkiye'nin Sercan Yıldırım'la beraber en çok potansiyeli olan, en başarılı genç forvetlerinden birini 2.1 milyon euro karşılığında almak gerçekten çok büyük bir iş başarmak şüphesiz.

Uzun süredir sürüp giden Mustafa Denizli - Batuhan kutuplaşmasının bundaki payını yok sayamayız tabii. Mustafa Denizli, Yusuf'la, Bobo'yla sözleşme yenilerken elindeki genç yetenekleri birer birer yitiriyor.

Batuhan Karadeniz tarzı oyuncuları yitirmek, kaybetmek çok kolaydır. Kazanmaksa bir o kadar zor. Geçtiğimiz sene ikinci dönemi hatırlarsak, küllerinden doğmuş bir Batuhan'la Süper Lig'e tutunmuştuk. Gelecek sezon, Batuhan'la beraber neden uyuyan efsaneyi uyandıramayalım? Batuhan kendini göstermek istiyor, artık futbol oynamak istiyor. Dikkatini tamamen futbola verip, geçen senenin sonunda olduğu gibi taraftarla bütünleşmeyi başarabilirse buranın kralı olur. Yeni bir devrimin ayak izlerinden biri de ona ait olur. Neden olmasın?

Batuhan Karadeniz Eskişehirspor camiasına hayırlı ve uğurlu olsun.

4 Mayıs 2010 Salı

Adem Sarı ve Galatasaray Açıklaması..



Son günlerin en gündem yaratan konusu Adem Sarı'nın Galatasaray'la anlaştığı söylentileri Rıza Çalımbay ve Halil Ünal'ı da harekete geçirmiş gözüküyor. Halil Ünal, Eskişehir'in yerel bir gazetesine verdiği demeçte sert çıkmış:

“Haberler tamamen yalan. Adem’i istemediler, Sezer’in zaten her zaman müşterisi var. Onu satıp, bunu satıp seneye Sivas’ın durumuna mı düşelim? Hiç kimseyi vermem. Ben bırak satmayı daha nasıl güçlendireceğimi düşünüyorum”

Aynı şekilde Rıza Çalımbay da bugün yaptığı açıklamada:

"Öyle bir şey yok. O haberler nasıl çıkıyor, ben de anlamıyorum. Adem Sarı, önce burada bir çatır çatır oynasın, ondan sonra izin veririz. Biz kimseyi engellemeyiz. Burası Eskişehir Kulübü. Eskişehir Kulübü de büyük bir kulüp. Burada oynamak da çok önemli. Adem, önce burada en az 10-15 tane ilk 11'de maç oynayacak. Ondan sonra kime gitmek isterse, yönetim kurulu da izin verirse
gider. Şuanda Adem'in öyle bir niyeti yok. Daha Adem'in burada yapacağı çok iş var. Adem ile ilgili herşey bize bağlı. İlla ki ben gideceğim derse, tabii gidebilir kimseyi tutmayız" demiş.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Adem Sarı Galatasaray'a mı?


Ligin bitimiyle beraber transfer dedikodularının hız kazandığı şu günlerde, 6 gollü oyuncumuz Adem Sarı'nın adı Galatasaray'la sıkça anılmaya başlandı. Henüz net bir bilgi olmasa da, Sezer Öztürk ile beraber Galatasaray'ın takip ettiği bir oyuncu olduğu kesin. Şimdilik bir dedikodudan öteye gidemeyen bu söylenti ve Adem'in oyun tarzı için ileriki günlerde bir değerlendirme yapmayı düşünüyorum.

En güvenilir sitelerden biri olan eskisehirspor.com'daki yorumlar için:

Erken Nakavt!.. / Fenerbahçe: 2 - Eskişehirspor: 0


Şampiyonluk yarışının kızıştığı bu günlerde 50 binden fazla seyircinin önüne çıktık. Her şeyin pamuk ipliğine bağlı olduğu haftalardan biriydi, Fenerbahçe ve Bursaspor için. 50 bin taraftarı önünde "Fener gol gol gol, şampiyonluk geliyor." tezahüratıyla, üzerinde baskı hissedecek takım Fenerbahçe'yken; tam tersi oldu. Baskıyı biz yedik. Sanki tüm futbolcular "Bu maçı kazanamayız." havasında çıkmışlardı. Aynı şekilde maçın hakemi Bülent Yıldırım da, nasılsa Fener kazanır havasında olacak ki, takdir haklarını geçtim; faul ile alakası olmayan bir pozisyonda Fenerbahçe'ye golü hediye etti.

Bunca baskıyı yememizdeki tek neden Fenerbahçe'nin şampiyonluğa aç, seyircisi önündeki tutumu değildi bana kalırsa. Üzerimize ölümüne saldıran bir ekip olacağı zaten aşikardı, fakat kadro seçimi ve diziliş; bunu maksimuma çıkarttı.

Top tutabilmemiz, ileriye akın edebilmemiz için kanatları kullanmamız gerekiyor. Peki kanat oyuncularımız kim? Sağ açıkta Koray, sol açıkta kimi zaman Sezer, kimi zaman Mehmet Yılmaz. Yani o bölgeyle tam anlamıyla alakası olmayan isimler. Maça "açık" kavramımız olmadan başladık. Erkan Zengin'in yedek soyundurulması tam bir soru işaretiydi. Bunun yanında Koray'ı sağ açık gibi görsek de stadyumda dağılıştan çok net gördüm ki aslında 5-3-2 gibi saçma sapan bir taktiğe döndük çoğu zaman. Koray'ın sağ beke sık sık geldiği, dolayısıyla Sezgin'in de sanki stoper gibi oynayıp defansı 3'lediğini gördük. Böylece kanatları olmayan, 5 defans + 2 ön libero, 7 savunmacıyla sahaya çıkmış bir Eskişehirspor gördük. Bunun yanında ileri kısımda ise yapayalnız, kopuk 3 forvetimiz vardı. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuz zaman, tüm oyunu kendi sahamızda kabul etmemiz önlenemez bir gerçekti.

Ivesa'nın bir anlamda hediye ettiği 2. golle de maçı tamamen bitirmiş olduk. Zaten bu deplasmandan puan çıkarabilme olasılığımız çok düşüktü; bunu kaleci hatasına, hakem hatasına ya da başka bir şeye bağlamak futbol cehaleti olur. Fakat tüm bunlar, "erken nakavt"ımızın hazırlayıcısı oldu.

İkinci yarı tipik Eskişehirspor toparlanması yaşadık, tahmin ettiğim gibi. Örneğin Ankaragücü maçında olsun, ya da ilk devre oynanan Trabzonspor maçı... İlk yarı olay koptuktan sonra ikinci yarı yalancı bir toparlanma geliyor takıma. Bunu yine yaşadık. Kale önünde net diyebileceğimiz bir pozisyon yaratamadık. O ligde iddiası olmayan, ununu elemiş, eleğini asmış takım biz değildik; Fener'di sanki. Anlaşılması mümkün olmayan panik hali, olan olup biten bitince top çevirmeye döndü. Orta sahada kimi çevrelerce çok eleştirilse de tek ayakta duran ismin Doğa olduğunu düşünüyorum ben. Belki ikinci aşamada attığı topları Sezer'in yapabildiği gibi değil ama, çok kritik yerlerde top kaptı, mücadele etti. Bunun dışında zaten klasiğimiz. Sakatlığı pahasına oynayan Nadarevic... Tek başına takımını sırtlamaya çalıştı. Elinden bu kadarı geldi. Yüreği büyük Bosnalı'mızı ayakta alkışlıyorum ve uzun süre formasını çıkarmamasını diliyorum. Onun haricinde Erkan ve Adem'in girişi de oyuna hareket getirse de sonucu değiştirmedi.

Maç sonunda oyuncularımızı tribüne ısrarla çağırdığımızda gelen isimler belliydi. En önden yine her zaman olduğu gibi Nadarevic... Utanarak geldi sanki... Ama giydiği formanın farkındaydı. Hep yaptığı gibi alkışladı, öptüğü formasını tribünlerin yanına kadar gelerek bir taraftarımıza armağan etti...

Sonrasında Doğa... Sezgin... Ivesa... Ve en son da Adem geldi. Tribünlere baktı, şanlı armamızı öptü. Fener tribünleri boşalmadan önce, kenarda toplanmış alay ediyordu. Laf attılar, döndü bir baktı ve formasını bir kez daha öptü onlara bakarak. Verilebilecek en güzel cevaptı. Işıklar yavaş yavaş kapanırken, Adem ve Nadarevic boynu önlerinde yavaşça yürüyordu soyunma odasına... Koşaradım kaçan arkadaşlarının aksine, yavaş yavaş gidiyorlardı. Sanki o Eskişehirsporlu'luğu gösterememenin; 2 binden fazla taraftarını mahçup etmenin utancını onların yerine de yaşıyorlardı...

Zaten maç sonundaki görüntü her şeyi özetliyordu. Bu takıma canını vererek oynayan Nadarevic ve Adem.. Doğa, Sezgin ve her ne kadar hataları olsa da burada olmamızda büyük pay sahibi olan dev adam Ivesa... Yüreğinizle oynadığınız sürece, taraftar her zaman arkanızda olacaktır. Seneye forması için mücadele eden böyle isimler olduğu sürece, başımız dik alnımız açık yolumuza devam ederiz.
Related Posts with Thumbnails