Ziraat Türkiye Kupası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ziraat Türkiye Kupası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Ocak 2010 Salı

Kupaya veda maçı: Eskişehirspor - Tokatspor

İlk yarı kadro derinliğimizin olmayışının, talihsizce yenen gollerin acısını çekerek uzakta kaldığımız Türkiye Kupası'nda son maçımıza çıkıyoruz. Açıklanan 18 kişilik kadroya baktığımız zaman:


Kaleci:
Atilla, Kayacan
Defans: Sezgin, Vucko, Nadarevic, Volkan, Murat
Orta saha: Veysel, Ragıp, Alper, Fahri, Sezer, Caner, Mikail, Erkan, Sefa
Forvet: Jaycee, Adem

olduğunu görüyoruz. Bu maç aslında paradan ziyade genç ve yeni katılan oyuncularımızı kazanma açısından önemli bir maç. Çünkü baktığımızda henüz 4 gün önce profesyonel yapılan ve altyapımızın en yetenekli isimlerinden olduğunu söylediğim Mikail kendine ilk 18'de yer buldu. Bunun yanında, daha önce ilk 18'e alınmasına rağmen hiç profesyonel maç oynamamış Sefa da bu maçın ilk 18'inde yer alıyor. Nasıl ki Alper'i kazandıysak; bu iki yetenekli ismi de kazanabiliriz. Bu maçlar bu genç oyuncularımızı kazanmak için en güzel fırsatlardan biridir bence.

Mikail'den önceki yazımda da bahsetmiştim fakat biraz da Sefa'dan bahsetmek istiyorum. Sefa Cengiz 90 doğumlu. Eskişehir'li bir oyuncumuz. Ve gözümüzün önünde dururken Beşiktaş'a kaptırdığımız Onur Bayramoğlu'nun da arkadaşı. Aynı okul takımında mücadele ederken Onur orta sahanın ileri kısmında, Sefa'ysa geri kısmında mücadele ediyordu. Ve bence yetenek anlamında en az Onur kadar başarılı bir isim. Onur'un en büyük avantajı bir profesyonel takımda oynamak oldu. Bozüyük'te oynadıktan sonra kendini gösterdi. Sefa da oynayabilirse kendini gösterip tıpkı Alper gibi taraftarın gözüne girecektir diye düşünüyorum. A2'mizde defalarca kez forma giyen Sefa tam bir duran top ustası. Frikikten özellikle Beşiktaş'ın A2 takımına geçen sene attığı gol hala aklımda. Bu golü de içeren, Sefa'nın bir videosu var onu da paylaşayım:

http://www.facebook.com/video/video.php?v=219416614610&ref=mf

Alper'in 5 gün içerisinde 160 dakika oynadığını düşünürsek bence onu sahaya sürmek çok da mantıklı değil. Onun yerine Manisa maçında son 20 dakikada kendini gösteren ve oldukça iyi bir performans sergileyen Veysel düşünülmelidir. Yanında görev verilirse Sefa'nın da oynayabileceğini düşünüyorum. Ve hatta Mikail de ilk 11'de başlayabilir ama ben Rıza Hoca'nın gençleri ilk yarı oynatmayacağına inanıyorum. Onun yerine yeni transferlerimizi görmek amacıyla oynatacaktır. Hücum hattında zaten seçeneğimiz kısıtlı. Ümit Karan ve Mehmet Yılmaz riske edilmemiş. Bu da Jaycee'ye forma şansı demektir. Jaycee'nin de maç eksiği olmadan gelmesi ve lisansının dün yetiştirilmesi oynayabileceği anlamına geliyor. Bunun yanında Sezer Öztürk ve Caner Celep'in de forma giyebileceğini düşünüyorum.

Yeneriz, yeniliriz çok da önemli değil açıkçası. Önemli olan bence genç oyuncularımızı kazanabilmek. Alacağımız 100 bin euro, bir oyuncumuzu kazanmak kadar değerli olmaz bizim için. Ligde Trabzonspor maçını kaybettiğimizde o kadar da üzülmemiştim. Çünkü o maçta 2 ismi kazandık: Alper ve Adem Sarı. Bence bu çok daha güzel oldu. Bu maçta da yeni transferlerimizi ve geleceğimiz olan gençlerimizi bağrımıza basalım. Sakatlıksız, güzel bir maç olması dileğiyle.

14 Ocak 2010 Perşembe

Altay: 0 Eskişehirspor: 5

Şansı mucizelere bıraktığımız Türkiye Kupası'nda, aldığımız şanssız Fenerbahçe mağlubiyetinden sonra Altay gibi Bank Asya 1. Ligi'nin kaliteli bir takımını deplasmanda 5-0 gibi ezici bir skorla yenmek takımdaki moralleri düzeltmekle kalmadı; kasamıza 100 Bin $'ı da soktu.

Öncelikle 2 gol atarak yıldızlaşan Koray'dan bahsedelim bence. Sağ açık olarak takıma kazandırılan Koray, daha sonra sağ bek olarak takıma alıştırılmış ve hep orada oynatılmıştı. Ama baktığımız zaman sağ açıkta da oldukça başarılı olduğunu bu maç ve önceki maçlarda gördük. Dribblingleri, çalımları ve hırsıyla bu formayı en çok hak edenlerden biri. Burak Yılmaz'ın düşük formunu da düşünecek olursak, sağ açıkta Koray'ın düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.

Volkan Yaman'ın da artan formundan bahsetmiştik bundan önceki Fenerbahçe maçı sonrası. Bu maçta da elinden geleni yapmış, perdeyi golüyle açarak takımını rahatlatmış. Umarım bundan sonra da bu performansını artırarak sürdürür Volkan. Şehre ve taraftara uyum sağlamış gözüküyor.

Asıl benim için büyük sürpriz Bülent Kocabey oldu. Bu maçta yaptığı asistler, attığı gol ve Ümit Karan'a atması için bıraktığı gol onu kendine getirir diye umuyorum. Çünkü bu maç bir anlamda da onun çıkış maçı olmuş. Sol açıkta böylesine sıkıntı yaşadığımız bir dönemde onun form tutması, geçen seneki seviyeye gelmesi ve Volkan Yaman'la iyi bir ikili oluşturması bizi çok çok ileriye taşır. Özellikle Ümit Karan'ın attığı golde, topa kendisi vurmak yerine çekilerek daha rahat pozisyondaki Ümit'e bırakması çok sevindirici.

Özetlerden izlediğimiz kadarıyla Sezgin'in çıkışı sürüyor. Ümit Karan'ın gol bulması çok iyi olmuş.

Maçı canlı izleyemediğim için her oyuncu için tek tek yorum yapamıyorum. Ama ortada 5-0'lık bir deplasman galibiyeti var. Her oyuncumuzun elinden geleni yaptığını düşünüyorum.

Bu maç bizim için gerçekten çok iyi oldu, ama rehavete kapılmamamız gerekiyor. Çünkü halen oyun kurucu ve bitirici forvet eksiğimiz sürüyor. 2-3 nokta ve 1-2 de kadro derinliği için yapılacak transferle ligi iyi bir konumda bitirebiliriz. Kupa içinse işimiz hala çok zor bence. Antalyaspor, iddiası kalmayan 2 takımdan ( Altay ve Fenerbahçe) herhangi birini yenerse çıkmayı garantiliyor.

Deplasmanda çok sıkıntı yaşıyorduk, bu galibiyetin hem o açıdan sıkıntıların sonlanması; hem de takım moralinin yerine gelmesi açısından pozitif yönde etki yapmasını diliyorum ve takımımızı kutluyorum.

13 Ocak 2010 Çarşamba

Eskişehirspor mu, Halil Ünalspor mu? - Skandallar

SKANDAL 1 : Hatır Transferi - Kenan Köse

Dün TFF'nin sitesini gezerken rastladığım Kenan Köse'nin transfer edilmesi ve vize verilmesi bugün yerel basında yerini almış. Habere göre, "hatır transferi" yapılmış...

Skandal kelimesi bence durumun vehametini anlatmak için az bile kalıyor. Pek sayın başkanımız Halil Ünal ya da yönetimden herhangi bir yöneticimiz 26 yaşındaki bu oyuncuyu bonservisini ödeyerek alıyor; parasını veriyor. Hatır transferiymiş. Bunun mantığını kim izah edebilir Allah aşkına. 3. Lig'de, amatör kümede oynamıyoruz. Burası Süper Lig. Ama yönetimimiz bırakın Süper Lig'i; Amatör Küme'yi yaraşır şekilde yönetiyorlar Eskişehirspor'u. Artık ne kadar para verildiği kısmını zaten taraftar olarak geçtik, ama transferin yapıldığını dahi açıklamaktan aciz bir netime sahibiz. Malesef pancar kooparatifini yönetmekle, kulübü yönetmek arasında büyük farklar var.

SKANDAL 2 : Fenerbahçe Maçı Sonrası FB'li Oyuncularla Fotoğraf Çektiren Yöneticilerimiz ve Halil Ünal'ın Açıklamaları

Burası Eskişehir... Hani İstanbul dükalığının geçmediği, şampiyonluk kutlamalarının yapılamadığı, Gs Store, Kartal Yuvası gibi dükkanların açılamadığı, Fenerium'un da açılmaya çalışıp ağzının payını aldığı yer. Ama son günlerde alışkın olmadığımız şeyleri duymaya başladık. Yönetimdeki Fenerbahçe'li Gültekin Güvensoy'un sürekli arkasında olan Halil Ünal, "Aziz Yıldırım bizim için büyük bir şans." şeklinde talihsiz ve Eskişehirspor'luluk bilincine sığmayan bir demeç verdi. Daha bu olayın yankıları bitmeden oynanan Ziraat Türkiye Kupası Fenerbahçe maçı sonrası bazı yöneticilerimizin yakınlarına Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel'le fotoğraf çektirmeye çalıştığı, forma imzalattığını duyduk. Bu Eskişehir gibi İstanbul Hegomonyası'na sonuna kadar karşı durmuş bir şehri rezil etmek, adını lekelemek değil de nedir?



SKANDAL 3: Mahmudiye İ.Ö. Okulu'na Fenerium Desteği


Fenerium'un kapatılmasından bahsetmiştim. Her ne kadar şehrimizde Fenerium olmasa da, İstanbul'un kirli oyunları devam ediyor. Halil Ünal'ın demeçleri, Fenerbahçe maçının olayları derken bir de bu olayın patlak vermesi herkesi derin düşüncelere sevketmiştir diye düşünüyorum.

Transfer dedikodularının döndüğü şu günlerde, yapabileceğimiz en iyi transfer "Futbolcu" transferi değil, vizyon sahibi, dürüst, şeffaf ve Eskişehirspor'a yakışır bir "Başkan" transfer etmek, yönetimimizi yenilemektir diye düşünüyorum.

BU
SEFER 1 DOĞRU 3 YANLIŞI GÖTÜRSÜN: O KÖY BİZİM KÖYÜMÜZ KAMPANYASI

Aciz kalmış yönetimimiz yapamadığını Eskişehirspor Taraftarları yapmaya karar verdi ve Emre Angı'nın başlattığı yeni bir projeye başladı. Normalde 3 yanlış 1 doğruyu götürür, fakat Yüksek Eskişehirsporluluk bilinciyle hareket eden büyük taraftarımız, Fenerium'un poşetleriyle donattığı Mahmudiye İlköğretim Okulu'na özünü anlatmaya, Eskişehirspor ruhunu tekrar yaşatmaya gidiyor. "Üç büyük" olarak lanse edilen İstanbul dükalarının hep karşısında olan taraftarımızın bu konuda desteğine inanıyorum ben. Yardım edebilecek herkesin konuya ilgi göstereceğini diliyorum.

Konuyla ilgili adres: http://eskisehirspor.com/forum/forum_posts.asp?TID=2745

12 Ocak 2010 Salı

Altay Maçı Öncesi

İşimizin mucizelere kaldığı Ziraat Türkiye Kupası'nda Altay karşısına çıkıyoruz. "Yaralı" çıkıyoruz tabiri çok daha doğru olur belki. Çünkü Fenerbahçe maçında Erkan Zengin, Doğa ve Burak Yılmaz'ın da sakatlanması, üstüne üstlük iyi oynamamıza karşın mağlup olmamız moralimizi alt üst etti.

Altay cephesinde ise moraller yerinde. Her ne kadar Tiago ile Burak Çalık gibi önemli iki hücum silahından yoksun olsa da, Altay bu maçı dönüm noktası olarak görüyor. Çünkü henüz 1 maç oynamış olmaları ve kalan 3 maçtan alabilecekleri 7 puan onları hiç ummadıkları bir şekilde Çeyrek Finale bırakabilir!

Teknik direktörleri Fuat Yaman'da maç öncesi verdiği röportajda: ''Müsabaka lige başlamadan önce iyi bir hazırlık maçı olacak. Eskişehirspor, Süper Lig takımlarından biri. Maçı kazanmamız halinde, gruptan çıkma şansımız, Fenerbahçe'nin dışındaki diğer takımlarla eşit hale gelecek'' demiş.

Bank Asya 1. Ligde 3. sırada yer alan ve Süper Lig'e yükselme mücadelesi veren Altay ile oynayacağımız karşılaşmanın oldukça zorlu geçeceğini düşüyorum. 2 senede deplasmanda toplam 3 maç kazanabilmiş bir takım olarak, deplasman fobimizi öyle ya da böyle yenemedikçe belli bir başarı düzeyinin üstüne çıkamıyoruz malesef.

Her ne kadar şansımız zora girse de, ucunca 100 bin Euro olan bir maçtan bahsediyoruz. Böylesine sıcak paraya ihtiyacımız olan transfer günlerinde, hem maddi, hem de moral anlamında bu maçı ciddiye alıp kazanmak adına her şeyi yapmamız gerekir. Kırmızı şimşeklerimize İzmir deplasmanında başarılar diliyorum.

Elveda Türkiye Kupası!

Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir derler ya... Aynen öyle işte. Aslında ilk Türkiye Kupası sinyalini Yalovaspor maçında almıştık. Uzatmalarda zoraki gelen galibiyet bizi gruplara taşımıştı. Ve şimdi bakıyorum da Fenerbahçe maçıyla birlikte Türkiye Kupası umutlarımız başka bahara kaldı!

Kaleye çektiğimiz şut sayısına bakalım: 15

Eğer gol umudunuz koca sezonun yarısı oynamış, yattığı yerden tıkır tıkır parasını alan ve 3 pasından 2'si topuk pası olan Ümit Karan; "Fenerbahçe'yi yendiğimize sevinemedim" diyen Burak Yılmaz olursa, bulduğunuz pozisyonları da atamazsanız böyle mağlup olursunuz işte...

Tıpkı evimizde 1-0 yenildiğimiz Beşiktaş maçının bir benzerini yaşadık bu maç. Maça tam saha presle başlayıp, daha sonra oyundan düştüğümüz ve sonrasında bireysel bir hatayla mağlup olduğumuz bir maç oldu.

Taktiksel anlamda böyle maçlarda bir türlü tempo tutturamıyoruz gibi geliyor. İstanbul takımlarına karşı çıktığımız hırsla diğer takımlara çıkmıyoruz nedense. Ve bu hırsımız da her zaman olumlu olarak dönmüyor bize. Oyunu bize yıkmaya çalıştıklarında, topu tutup rölantiye almayı başaramıyoruz. Bu da sürekli baskı yapıp, enerji kaybetmemiz demek. Ve sonrasında dakika 60'tan sonra oyundan düşüyoruz. Yedek kulübemizde de oyuna hareket getirecek bir isim olmayınca mecbur teslim oluyoruz.

Defans anlamında ne kadar Ömer Üründül'ün taraflı yorumları ekran başında bizleri çıldırtsa da bence başarılıydık. Allah aşkına, Alex'in ismini maçta kaç kez duyduk? O bölgede göze batmayan Bülent Ertuğrul ve Alper gerçekten çok iyi marke ettiler Alex'i. Alex yoksa Fenerbahçe de yok burası bir gerçek. Alper'e tekrar döneceğim.

Son zamanların çıkışta ismi, ki ben de oldukça yetenekli olduğunu düşünüyorum, Özer Hurmacı'yı sağ bekte Koray resmen mahvetti. Sadece savunma anlamında değil, korkmadan hücumlara da katıldı Koray. Tek eksiğimiz malesef bir goldü, Mehmet Yılmaz olsa çok şey değişirdi.

Sol bekte Volkan Yaman artık uyum sürecini tamamladı ve nazar değmesin her geçen gün çıkışını sürdürüyor. Önünde doğru düzgün bir sol açık olmaması bence onu etkiledi hücuma çıkışlarında. Çünkü ne Adem o bölgede oynayabildi, ne de ara sıra yardıma giden Doğa. Bunun yanında savunması da oldukça iyiydi.

Sonunda defansta aradığımız 2'liyi bulduk bence. Yerden oynayan takımlara Nadareviç - Sezgin ikilisi oynatılmalı. Çünkü Fenerbahçe maçında da gördük ki, Nadareviç'in birebir adam savunmasını en iyi tamamlayan Sezgin oldu. Nadareviç - Vucko ikilisinde Vucko ağır kaldığından, Nadareviç de bir adama yapışıp kaldığından çok açık veriyorduk ama, bence takımda kaptanlık bandını hak eden Sezgin dün kusursuz oynadı. Topa ilk müdaheleleri, topla ileriye çıkışları gerçekten çok iyiydi. Kamp ve değişik mevkiilerde oynamak Sezgin'e oldukça yaramış. Topla çıkabilen, iki ayağını da kullanabilen ve hızlı bir stoperimiz oldu artık; uzaklarda aramaya gerek yok. Rıza Hoca'nın bunu göz önünde tutacağını umuyorum.

Ortasahamızda bir yıldız yetişiyor! Böylesine zorlu maçlarda, ne görev verilirse yapan Alper Potuk! Dün Erkan Zengin'in fiziksel yetersizliğine bakınca kimse çıkıp da bu çocuk daha yeterli değil demesin bence. Fiziksel açıdan da gitgide gelişiyor ve kendine güveni de artıyor. Tek eksiği birazcık tecrübe. Onu da gün geçtikçe kazanıyor. Eskişehir'li, ve ileride 26 numarayı en gururla taşıyacağına inandığım Alper Potuk umarım uzun yıllar formamızı giyecektir.

Hücum anlamında ortasaha ve forvet hattına diyecek bir şey yok zaten. Top tutacak, top dağıtacak, oyun kuracak bir oyuncumuzun olmadığını senenin başından beri bas bas bağırıyoruz. Ama ne hikmetse bir türlü o bölgeye oyuncu alamıyoruz. Bunun yanında bitirici bir golcüye de şiddetle ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum, ki uzun süredir gol atamayan takımımız da bunu kanıtlar gibi. Bakalım transferde geride kalan günler neler getirecek.

Her şeye rağmen Ivesa kalesinde güven veriyor bana. Yapmaması gereken bir hata yapsa da bugün burada olmamızdaki en büyük etkenlerden biri Ivesa. Bu hata onu kendine getirecektir.

Bu sezonki en büyük hayal kırıklığım: Bülent Kocabey. Geçen sezonki o muhteşem performansı gitmiş, sanki bir başkasına dönüşmüş. Neden böyle olduğu konusunda, performansındaki düşüş konusunda araştırma yapılmalı bence, altında ne sebepler var çok merak ediyorum.

Burak Yılmaz'a bir şey diyemiyorum. Herhalde kaçırdığı gollerle, yaptığı bencilliklerle kendini sorguluyordur zaten. Neden bu kadar eleştirildiğinin de farkındadır. Bence bir an önce takım oyununa uyum sağlamaya çalışıp, içine girdiği bu bunalımdan çıkmalı.

Şimdi Kupada önümüzde Altay ve Tokat maçları var. Antalya'nın Altay'ı yenmesi Çeyrek Final için yetiyor. İşimiz oldukça zor ama 100 Bin Euro ödülü olan bu müsabakaları da yabana atmamak gerekiyor.

Şansınız başkasının puan kaybetmesine, diğer takımların eline kaldıysa; hiç şansınız yok gibi davranmak en iyisidir bence. Çünkü insanı daha çok kahreden bir şey yok. Keşke öyle bir umut olsa, başarmak da sadece bizim elimizde olsa. Ama malesef yok. Gördük ki bunu kaldırabilecek bir kadro derinliğimiz zaten yok. İyisi mi biz işimizi kış tutalım, kupayla şimdiden vedalaşalım. Elveda Türkiye Kupası, seneye çok daha iyi bir Yönetim, çok daha iyi bir takım ve bilinçli bir taraftarla tekrar gelmek üzere.
Related Posts with Thumbnails