6 Şubat 2010 Cumartesi

Es-Es: 2 İ.B.B: 1

Keşkeleri sevememişimdir hiç. Bir şey getirmez çünkü hiç. Ama bugün keşke diye başlamak istiyorum. Keşke, 3 puanı böyle almasaydık.

Saha koşulları o kadar ağırdı ki, futbolcular top kontrolünden çok ayakta durmaya çalıştılar desem sanırım sahanın bozukluğunu anlatabilirim. Sürekli övünüyoruz ya hani, "Yayın hakklarında Dünya'da 5. sıraya çıktık; bilmem ne liginden sonra en değerli ligiz." diye, futbolun kalitesini anlamak için sahalara bakmamız yetiyor sanırım. Maç sonunda Abdullah Avcı'nın röportajında çok güzel bir demeci var: "Eskişehir gibi bir futbol kentinde böyle bir stadyum, soyunma odaları..." Aynı şekilde Trabzon gibi zirveye oynayan bir takım, sahası balçık olduğu için maçlarını İstanbul'da oynuyor. Nasıl bir rezalettir bu?

Sahanın böylesine ağır olduğu bir karşılaşmada, tek topla oynanan, organizasyonlu atakları izleme şansınız da olmuyor. Ki İ.B.B gibi ayağa oynayan ve son dönemlerin formda bir ekibi için dezavantaj oldu. Çünkü kondüsyon ve fiziki anlamda onlardan üstün olacağımızı maç öncesi yazdığım yazımda da söylemiştim.

Sahaya Ivesa - Koray - El Saka - Nadarevic - Sezgin - Koray - Bülent Ertuğrul - Doğa - Bülent Kocabey - Ümit Karan - Jaycee ilk 11 ile başladık. Dikkati çeken Erkan Zengin'in yerine Koray'ın sağ açıkta tercih edilip, son dönemin formsuz ismi Sezgin'in sağ bekte oynatılması ve kupadan dönen El Saka'nın hemen kendine ilk 11 yer bulmasıydı bana göre. Belki de Rıza Hoca karşılaşmada fiziğin ön plana çıkacağını düşündüğünden sağ açıkta Koray'ı düşündü.

İlk dakikada, tıpkı Bursaspor maçındaki gibi 40. saniyede golü kalemizde görüyorduk. Bu da takımın maça konsantre olmakta zorlandığının işaretidir bana göre. Takımda gerilen olaylar futbola ve futbolculara da yansımış durumda ve ben herkesin onun etkisi altında olduğunu düşünüyorum. Keza, aynı şekilde taraftarda da büyük bir gerginlik hakimdi.

Yine taktiksiz bir şekilde mücadelemizle saldırdık. Ama en büyük eksikliğimiz dönen topları alamıyoruz. Şöyle dönen topları alıp, oyunu yönlendiren bir adamımız olsa, -ki bence Sezer ileride bunu yapacaktır-, çok daha iyi işler yapabiliriz. İlk yarının sonundaki büyük baskımızda, beklenen oldu ve Ümit Karan'ın zorlukla çevirdiği topta Jaycee güzel bir kafa vuruşuyla soyunma odasına mutlu gitmemizi sağladı.

İkinci yarıya çok daha iyi başladık. O dakikalarda iyi oyunumuzu bir golle süslesek dahası gelirdi. İyi oynadık, ta ki Bülent Kocabey ve ortasahamız oyundan düşene kadar. Bülent Kocabey oyundan düştü düşmesine de, kaptırdığı toplarla takımı da düşürdü oyundan. Orta sahamız sinyal verirken Rıza Çalımbay Sezer'i alıp almamakta tereddüt etti. Baskıyı yediğimiz bir anda duran toptan golü yedikten sonra ancak girebildi oyuna Sezer.

Sezer gerçekten zamanla çok daha faydalı olabilecek bir isim bence bize. Girmesi takıma hareketlilik getirdi. Özetlerde gösterilmeyen, nefis bir ortasında Ümit Karan bomboş poziyonda dışarı attı. İkinci topunda da zaten golü bulduk.

Golü yedikten sonra taraftar fazlasıyla gerildi. Zaten günlerdir süren "Yönetim - Teknik Ekip" soğuk savaşını uzaktan izleyen taraftar; deplasman karnesiyle ve son Bursaspor mağlubiyetiyle oldukça dolmuştu. Ve Adem'i kenarda gördüğümüzde sahadan en son çıkacak olan adamın, "Jaycee"nin çıkışına anlam veremedi. Bir anlık gafletle de, toplu tezahürata başlandı. O dakikadan sonra zaten doldur boşalt oynanacak ki takımda o ana dek hava toplarını tek alan isim Jaycee'nin oyundan alınması bardaktan boşalan son damlaydı. Neyse bu konuyu daha sonraki bir yazımda incelemeyi düşünüyorum.

Sonuçta kurduğumuz baskıda geç de olsa golü bulduk. "Futbol şansı" denilen kavram yanımızdaydı. Ve çok değerli bir 3 puandı. Ama "Taraftar - Teknik Kadro - Futbolcu" kutuplaşması hiç iyi olmadı. Bugün 3 puan alırken, bu olaylar sonrası umarım başka puanları kaybetmemişizdir. Herkesin sağ duyulu olması gereken bir dönemdeyiz çünkü.

Bu yazım çok uzun oldu farkındayım, futbolcuların birebir incelemelerini ve Rıza Çalımbay - Yönetim - Taraftar tartışmalarımı daha sonraki yazılarımda yazmayı düşünüyorum.

Bugün sadece galibiyeti ve galibiyette emeği geçenleri kutlayalım. Unutmayalım ki hepimiz aynı sevdanın peşinde koşuyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails