21 Ağustos 2010 Cumartesi

10/11 STSL | Konya: 2 Es-Es: 1 | Çanlar Kimin İçin Çalıyor?


Nasıl yazsam, ne başlasam bilmiyorum. Hani sözün bir yerde tıkandığı zamanlar olur ya, o zamanlardan birindeyiz. Birine maç istatistiklerini gösterip sonucunu sorsanız "Eskişehirspor fark atmıştır." der. Kalemizi bulan adam akıllı 2 top ya var ya yok, ama çizgimizi geçen 2 top... Yazık ki ne yazık...

19'u kaleyi bulan 26 şutumuza karşılık 4'ü isabetli 6 şutları var. Yaptığımız orta sayısı tamı tamına 40. Bir maça göre inanılmaz üst seviyede. İsabetli pas sayımız 297, Konya'nın ise 98...

Konya'da futbol oynamayı geçtik, pikniğin bile rahat yapılamayacağı gözüken bir çim zemin gördük. Tribünler 1 senelik Süper Lig özlemi sayesinde biraz da olsa dolmuş gibiydi. Eskişehir'den de 500 civarı taraftarımız her zaman olduğu gibi yerini almıştı.

Defalardır bahsettiğimiz 4-2-3-1 sistemi bu maçta sahaya yansıdı. Bunda tabii ki Batuhan'ın sakatlanarak ilk 18'e girememesinin büyük payı var. Sahaya:

------------------- Ivesa----------------------

Koray---Nadarevic------Sezgin----Volkan


------------- Doğa-------- Pele --------------

--Erkan---------- Sezer-------------Tello--

------------------ Jaycee---------------------

dizilişiyle çıktık. Doğa'nın yerine tercih edilebilecek Alper'in dışında, sahaya sürülebilecek en mantıklı kadrolardan biriydi. Maça golle başladık. Ama golü yanlış kaleye attık. Geçtiğimiz sene Sezgin'i hep kanatlarda görmüştük. Kanatlar bir bakıma tandeme göre daha kolaydır. Tandemde havadan gelen topları karşılamanız, ileriye çıkan beklerin açığını kapatmanız aynı zamanda eğer görev verildiyse adamınızı marke etmeniz gerekir. Tüm bunlar Sezgin'e biraz da olsa fazla geldi. Daha maçın 3. dakikasında gereksiz yere riskli hareket yapınca bedavadan golü yedik. Hani antrenmanda bile yenmeyecek cinste bir goldü bu. Nadarevic kendi kalesine attı belki ama onun da pek suçu olduğu söylenemez. Daha ilk dakikalarda golü yediğimizde zaten çanlar bizim için çalıyordu. Zaten toplama bir takım olan Konyaspor aradığı golü hemen bulmuştu. Dolayısıyla istediğini almış her futbol düşmanı takım gibi, kapanarak, gerektiğinde yere yatarak vakit geçirme konusunda uzmanlaşmışlardı. Ziya Doğan ve Diyarbakırspor'dan topladığı, toplama bilgisayar kıvamındaki iki pası bir arada yapamayan takım belki de bu sezon bir daha atamayacağı tarzda bir golle öne geçmişti...

Bunun dışında oyunun mutlak hakimi bizdik. Zaten oyunun üstünlüğü bizdeydi ama golü attıktan sonra Konyaspor iyiden iyiye geriye yaslanınca oyun tamamen bize kaldı. Bu noktada Tello ve Sezer'in devreye girmesi gerekiyordu. Sezer maça tutuk başladı, ama yine de ortada solda oynadığı oyundan çok daha fazlasını sergiliyor. Pele tek başına takımı sırtlamaya çalıştı ama onun da gücü bir yere kadar yetti. Sezgin defanstan şişirmeye devam etti, gerçekten onun için inanılmaz talihsiz bir maçtı ilk yarı anlamında. Koray ileri çıkışlarıyla eski performansına göz kırpsa da sonunu getiremedi. İlk yarıyı mağlup kapattık.

İkinci yarıda çok çok daha iyi bir Eskişehirspor vardı. Herkes ayağa oynama çabası içerisinde, oyunun kontrolü tamamen bizdeydi. Jaycee nefis sakladığı topu tam atması gereken adamımız: Pele'nin önüne yuvarlayınca uzaktan şutlarını antrenmanlarda hayranlıkla izlediğimiz Pele bize ilk gol sevincimizi yaşattı: 1-1. Bu dakikadan sonra oyuna iyice bastırdık. Tello'nun kopuk kopuk da olsa pasları parmak ısırtacak cinstendi. Dakikalar ilerlerken oyuncu değişikliğinin vakti geliyor gibiydi. Oyundan düşen Erkan Zengin'in yerine Burhan'ı alacak diye düşünürken kenarda Serdar'ı görmek herkesi şoke etti. 1 senedir doğru düzgün forma giymemiş Serdar -ki antrenmanları da az çok takip edebildiğim için formsuz olduğunu biliyorum- böylesine bir maçta dakika 65'te sahaya sürülüyor. Hani öndesindir, pres yapmak istiyorsundur ya da fiziki güce ihtiyacın vardır; anlarım. Serdar koşar, hiç olmazsa basar diye düşünürsün. Bizse kapalı bir kutuyu tekniğimizle açmaya çalışacağız, bu değişiklik ne Allah aşkına? Ondan sonra üstüne Tello'nun çıkması ve Burhan'ın girmesi... Belki Burhan da çok çok performansının altında oynadı ama ona diyecek bir şey yok. Çünkü sağ kanat için yapılabilecek bir değişiklikti. Ama Serdar'ın dahil olup, Tello ve Erkan'ın harcanması takımın hücumunu tamamen bitiren hamle oldu. Zaten oyuncu değişikliğinden sonra bakarsanız 2 topu bir arada yapamamamız sonucu Konya oyunu dengeledi ve üst üste köşe vuruşları kazandı. Kazandıkları bir serbest vuruşta da her zaman olduğu gibi defans uyuyunca, Ivesa da 2 metrenin üzerindeki boyuyla boşta bekleyince Konya golü kafasıyla değil, omzuyla buldu. O saatten sonra moralin M'si kalmayan takıma kan gerekiyordu. Geçen sene takımın gol kralı Adem Sarı yedekte oturuyordu. Dakika 85 olduğunda "ayıp olmasın" diye oyuna sokulan 'Nöbetçi Golcü' de top neredeyse ayağına değmeden maçı tamamladı.

Düşünüyorum da Ziya Doğan'a, Eskişehirspor hangi değişiklikleri yapsın diye sorsanız bu tercihleri yapardı galiba. Öylesine işe yaradı ki Çalımbay'ın tercihleri iki topu yapamaz hale geldik. Konyaspor'un kalemizi bulan 2 şutu var. Bizim en son 9 mu ne vardı... Topla oynama da %65'e, %35 civarındaydı.. Kornerleri sayamadık bile.. Ama net diyebileceğimiz pozisyonumuz bir Doğa'nın şutu, bir de Tello'nun nefis frikik organizasyonu vardı. Bu maç için en sevindirici gelişme de uzun süre sonra takımda bir frikik organizasyonunun görülmesidir. Ne kadar o frikik ustası Tello'yu duran toplar için bile oyunda kalması gerekirken oyundan almış olsak da ileride çok daha iyi olacak. Biraz daha hırs, biraz daha kondüsyon... Pele'ye zaten bir şey demeye gerek var mı? Dua ediyorum sürekli gitmesin diye. Pele, pele, pele... Maşallah... Doğa ısrarı yersiz. Hep diyoruz Doğa oyunu tek yönlü oynuyor diye, Alper'i antrenmanlarda çok daha iyi gördüm ben. Oynayamıyor. Rotasyonda Veysel ilk 18'e giremiyor, bence en iyi gelişme gösteren isimlerden bir tanesi. Hatta ve hatta Sezgin'e tanıyacağımız şansı, belki Gs maçı için olmaz ama, bu maç için Veysel'e tanıyabilirdik...

Öyle ya da böyle bu maçı kaybettik. "Defans hata yapıyor, bireysel hatalar..." demek sorunumuzu çözmez. Defans hatası varsa nerede, ne hatası var, nasıl düzeltebiliriz demek önemlidir. Kim ne derse desin bu takıma defansif anlamda Pele gibi bir isim eklendi. Vucko-Nadarevic ikilisi geçen sene bizi 7. yaptı. Eğer sezon başında iyi hazırlanamazsanız, iyi yükleme yapmazsanız, belirli bir antrenman programınız olmaz, ortada sıçan harici bir şey yapmazsanız bir yere varamazsınız. Herkesin kendini eleştirmesi gerekiyor. İlk haftalar, takımdaki bazı eksiklikler doğal ama Konyaspor'a karşı böyle bir sonuç maalesef doğal değil. Üstüne üstlük önümüzde Galatasaray için de ölüm kalım mücadelesi olacak bir maç var. Sonrasında ise iki zorlu deplasman... Ve 2 maçta yalnızca 1 puan var. Tehlike çanları son ses çalıyor, herkes özeleştirisini yapıp "Nasıl eksiklerimizi kapatırız?"ın cevabını aramalı. Bahane yerine çözüm üretmeli. Defansta bir sıkıntı varsa, onu çözmek teknik kadronun işidir. Gol atamıyorsak, aynı şekilde. Futbolcular da ona göre motive olmalıdır... Zor bir dönemdeyiz, bu dönemden birlik ve beraberlikle çıkabiliriz. Bu büyük camia için biraz daha sabır, biraz daha özeleştiri, biraz daha motivasyon ve çalışma şart. Herkes kendine düşen işi sonuna kadar yaparsa bu takımla başaramayacağımız şey yok.

Sütümüz var, mayamız da var. Tek gereken şey onu karıştıracak iyi bir aşçı ve ardından biraz zaman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts with Thumbnails